DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI ; OYUNA GELME!                                                                                

Yazan:Süheyla Kebapçıoğlu Aksay

BAYRAK, bir milletin hürriyet ve bağımsızlık simgesidir.Bayrağına sahip çıkamayan milletler ayakta duramazlar.  Varlıklarını sürdüremezler. Bunu en güzel Mehmet Akif İstiklal Marşımızda vurgulamıştır;

                      

                        Korkma;Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak

                        Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

                        O benim milletimin yıldızıdır parlayacak.

                        O benimdir. O benim milletimindir, ancak.

 

Bayrağın bir millet ve devlet nezdinde ki önemini anlatan bir çok şairimiz ve edebiyatçımız yetişmiştir.Hatta Arif Nihat Asya; Bayrak şairi olarak anılmaktadır.

Hür ve bağımsız bir ülkede milli ve önemli günlerde her yer bayraklarla donatılır. Bizim çocukluğumuzda da il, ilçe, köy her yerde, bayramlarda bayrak asıldığını görürdük… Ancak son yıllarda aynı coşkuya tanık olamıyoruz. Üstelikte bayrak sevgisi ırkçılıkla eşdeğer tutuluyor. Damlalar nasıl zamanla birike birike göle dönüşüyorsa, sosyal olaylar da öyle ;damla damla tavizlerle büyür.Vakıa olur. Tedbir alınmazsa felaket olur.

Bayrak, vatan, millet konularında korkaklık endişe ve ilgisizlik giderek büyümektedir.En kutsal alanlarımız azar azar tahrip edilmektedir.Neticede bayram geleneklerimiz, özgürlük ve bağımsızlık duygularımız yok edilmeye çalışılmaktadır. Özgür ve bağımsız yaşayabilmek için önce vatan lazımdır. Vatanın bizim olduğunu anlatan bayrak dalgalanmalıdır. Bayrağımız her yere bayramlarda ve en önemli günlerde asılmalıdır.

Son yıllarda bu eksiklikten rahatsızlık duyan bir Gazetecimiz neden camilere; bayram ve önemli günlerde bayrak asılmaz, dini açıdan mahzuru var mı? diye Diyanet İşleri Başkanlığına sormuş…

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın verdiği cevap Vatansever bir vatandaş olarak beni rahatsız etti. Cevabın orijinalini görmedik. Ancak bir gazetede yayınlanan cevapta şu ifadeler yer alıyor.

“Bayrağımız ve Cumhuriyetimiz bizim ortak paydalarımızdır. Dolayısıyla camilerimize bayrak asılmasında dinimiz açısından hiçbir sakınca yoktur . Şimdi biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak 15 il müftülüğüne telefon edip durumu bildirdik. Bunlar İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli gibi büyük illerimiz. Belli büyük camilerde önümüzdeki Cumhuriyet Bayramında Türk Bayrağı asılacaktır.”

Şimdi gelelim rahatsız olduğumuz noktaya; Biz 72.5 milyon nüfuslu Türkiye Cumhuriyeti Devletiyiz. 81 ilimiz, binden fazla kasabamız, binlerce köyümüz var. Bütün bu yerleşim yerlerinde camilerimiz vardır. Neden 15 ile emir verildiği açıklanıyor? Türkiye bölündü de, bize sadece 15 ilmi bırakıldı? Bizim haberimiz yok. Koskoca Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi camilerin hepsine birer bayrak almaya kafi gelmiyor mu?

Türkiye birkaç büyük ilden ibaret değildir. Mehmet Akif’in;                     

                        Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli

                        Ebedi yurdumun üstünde benim, inlemeli…

mısralarındaki ebedi yurt Edirne’den Kars’a Karadeniz den, Akdeniz e sınırları olan vatanımızdır. Bu vatan saf hındaki ezanların inlediği her camide milli ve önemli günlerde bayrak asılmalıdır.

Diyanet işleri başkanlığı bu hatadan dönmeli ve tüm vatan sathını uygulamaya dahil etmelidir. Aksi halde şehirler arasındaki farklı uygulamalar bölücülerin işine gelecektir.

Son zamanlarda bölücülüğe prim vermek modası yaygınlaştı. Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kurumumuz oyuna gelmemeli, ayırımcılık yapmamalıdır.

Zira camiler; bağımsızlığımız devam ettiği süre mukaddestir. Birleştirici ve barıştırıcıdır. Başka bir ülkenin egemenliği altında olursak kim camide özgürce namaz kılabilecek? Kim ezanı rahat okuyabilecek? Ezanlar ebedi inlemeli… Bunun içinde, inadına bütün camiler bayraklarla donatılmalıdır. Çünkü;                      

                        Hakkıdır ,hür yaşamış,bayrağım hürriyet.

                        Hakkıdır Hakka tapan , milletimin İstiklal

Not:Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili haber; 8 ekim 2009 tarihli Yeniçağ gazetesinin 11. sayfasında yayınlanmıştır.

Süheyla Kebapçıoğlu AKSAY

KÖKTÜRKLER