DERS ALMAYANLARA!
İŞBİRLİKÇİ AJANLARIN AKİBETİ HEP AYNIDIR!
Tarih anlamak isteyenler için bir aynadadır. Yine tarih tekerrürden ibarettir…
Bakın Tunus’tan başlayarak Kuzey Afrika’yı için alan anafor; Mısır, Sudan, Yemen, Ürdün ve Lübnan kapsıyor. İran, Pakistan, Türkiye, Malezya ve Endonezya ‘da da sürecek..
Nasıl mı? Hatırlayalım!
İran şahı Ortadoğu’nun jandarması olarak algılanıyordu. İran ordusu en güçlü ordulardandı. ABD yanlısı Şah ülkesini terk etti Fransa Humeyni’yi barındırdı sonarda İran’a gönderdi.
Saddam ABD’nin gözbebeğiydi. Arap dünyasından ödüller verdirildi. Arap ve İslam dünyasının kahramanı olarak lanse edildi. İran’la savaştırıldı. Yıllar süren savaş yüzbinlerce ölü bıraktı arkada. Sonra Irak işgal edildi ve Saddam oğullarıyla öldürüldü.
Tunus’ta da Bin Ali’un, Habib Burgiba’ya karşı 1987 yılında ABD darbesiyle iş başına getirilmiş 23 yıllık diktatördü. Bin Ali; ABD’nin istihbarat okulu olan “The Senior Intellegence School at Fort Holabird”de eğitilmiş, CIA görevlisidir..
Mısır’da da Mübarek işbaşına gelmesi, ABD’ce planlanmıştı.. Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayan petrol ve doğal gaz hatları üzerinde bulunan Süveyş kanalı gibi stratejik bir bölge olan Mısır;önce İngilizlerin sonra ABD’nin kontrolüne girmişti. Sosyalist Nasır hareketinden sonra Mısır’ın başına CIA tarafından eğitilmiş Mübarek getirildi.
Türkiye’yi yönetenlerin Partiyi nasıl kurduğu, hangi kurslar aldıkları unutulmamalıdır.
Şimdi ise Baradey’in halk hareketinin lideri olarak devreye sokulması, aynı anlayışın sonucudur. Müslüman Kardeşler ya da antiemperyalist bir örgüt iktidarı devralacağına, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanlığı yapmış, Nobel ödülüyle taçlandırılmış, laik” görünümlü Muhammed El Baradey, Washington’un çıkarınadır.
ABD’nin beslediği NGO’lar, olay sonrasının kontrolü için Washington’un olaylar başladıktan sonra devreye soktuğu, diğer alt müttefikleridir. Görevleri, tepkilerin sınırlı kalmasını sağlayarak, ABD’nin çıkarlarını koruyacak bir ara süreci yaratmaktır.
Şimdi de, Tunus ve Mısır’daki halk hareketleri, Gürcistan ve Ukrayna’dakinden farklıdır. Wikileaks belgeleri ortaya çıktığında da, diplomatik mektupların, bir çok ülkede sarsıntı meydana getireceği açıktı. Yolsuzluklar bulanmış ülke kaynaklarını kendine yandaşlarına aktaran liderlerin gerçek yüzleri ortaya dökülmüştür.
Zannedilmesin ki Türkiye bundan uzak kalacak. Türkiye’yi yönetenlerin, olayların olduğu ülke liderlerinden farklı olmadığı ortadadır.
Tunus ve Mısır’daki olaylar ABD planıdır. Olaylarda yer alan kimi NGO’lar, ABD’den fonlanmıştır. ABD; Irak işgalinde medya merkezi oluşturmuş, milyonlarca doları yandaş medya akademisyen siyasetçilere verdiği açıklanmıştı.…
Bakın; Sivil toplumculuk anlayışı 1980’lerde piyasa sürülmüştü. Batıdan beslenen sivil toplum kuruluşları, yerel olan demokratik kitle örgütlerinin yerini almıştır.
2003 yılında ABD’de yazılan senaryo sahneye konulmuştur. Aktörleri de, mekanları da bellidir. Sırası gelen, oyuna giriyor. Oyunun ismi BOP. Yani Büyük Ortadoğu Projesidir.
20 Mart 2003 tarihinde, Beyaz Saray’da ABD yetkililerinin Türkiye raporu şöyle:
‘BOP’un (Büyük Ortadoğu Projesi) kilit ülkeleri Türkiye ve İran’dır. Bu iki ülke ya bizimle olmalı ya da çökertilmelidir. Türkiye’nin konumu ve olaylara bakışı ile İran’ınki birbirinden çok farklıdır. Bu nedenle uygulanacak politikalar ve planlar da farklı olmalıdır. Türkiye’ye karşı ekonomik destekli bir seri psikolojik operasyon uygulanarak halkın, özellikle Silahlı Kuvvetler’in direnişi kırılmalıdır. Türkiye’yi ekonomik olarak kriz sınırında tutarak siyasal isteklerimize hayır diyemeyecek bir noktaya getirmeliyiz.
Bu planlar uygulanırken PKK örgütü de etkin bir şekilde kullanılmalıdır. Bu planların uygulanması için çok önemli olan medya desteği için Türkiye’de yeterli alt yapımız mevcuttur.
Türkiye’de küreselleşme ve ılımlı İslam modeli üzerinde çalışırken, Azerbaycan’da ve İran’da sosyal yapıya dönük milliyetçilik planları uygulanmalıdır.’
Bu raporda belirtilenler uygulamaya konulmuştur.
ABD; 1920’lerde Fransa ve İngiltere tarafından şekillendirilen Ortadoğu coğrafyasını yeniden şekillendirmek ve kendisine muti yeni bir sistem inşası düşüncesindedirler.
Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da yaşananlar ve yaşanacak olanlar şaşırtıcı değildir..
Günün Sözü: Öngörüsü olmayanlar, oynanan oyun karşısında şaşkına düşerler.
Prof.Dr.Nurullah AYDIN
KÖKTÜRKLER