TUNCELİ yani DERSİM'İN aslında ADI ;

"DORUSİN"DİR!!!!!!

BÖYLECE  DERSİM'İN ADI 

NE  KÜRTÇE,

NE ERMENİCE ,

NE  DE  FARSÇADIR!

DERSİM KÜRDİSTAN DEĞİLDİR VE DERSİMLİLER DE KÜRT DEĞİLLERDİR!

Anadolu’nun tarihsel sürecinde Bronz çağından itibaren yerleşime sahne olan Dersim coğrafyasının adının kökeni Tel Mınzır Höyükte yapılan yüzey araştırmaları ve buluntulara göre M.Ö.Üç Binli yıllara kadar dayanmaktadır.Çeşitli spekülasyonlara maruz kalarak sömürülen ve ayrılıkçı siyasete alet edilen bu isim, ne  yığma bir dil Kürtçe,ne Farsca,ne Ermenice ve  ne de bir başka dildedir.Bu isim Alman filologların da belirlediği gibi  Anadoluya Kafkaslardan inerek büyük bir uygarlığı yaratmış olan prototürk kavimlerden Hatti/Hitit kökenli olup, hece dizini ve fonetik bakımından ise ilkçağ Anadolu tarihinin ön halklarından olan Luwi dilinin özelliklerini yansıtmaktadır.Dersim adının etimolojik kökeni "DORUSiN"dir.Proto Hatti ve Hitit dilinde “Taru/Doru” kelimesi Kapı anlamında olup, “Sin”ise Hitit Ana Tanrıçası “Sinda”nın  Azzilerde ise kısaltılmış bir versiyonudur.Hititlerin Ana Tanrıçasının adı Arinnanın  sembolü ise  Göğün Güneşidir.Bu Tanrıçanın adı Mitannilerde Hepat,Azzilerde  ise Sinda dır.Ayrıca bu Tanrıça isimleri göğün Ay’ını da temsil ediyorlardı. Bu nedenle yöredeki arkeolojik kazılarda kayalara kazınmış çok sayıda yarım Ay şekilleri de bulunmuştur.Bu yarım Ay şekilleri Dersim yöresindeki bazı mezar taşlarında da çok miktarda görülmektedir. DORUSİN ,Diğer bir okunuşla da DORUSİNDA adı Hitit dilinde “Ana Tanrıça Sin Kapısı” yani “Sin Ana Tanrıça’ya açılan-giden Kapı “ anlamındadır.Nitekim Dersim Bölgesinin tam Orta yerinde yer alan bugünki “Geyiksuyu” ilçesinin adı da antik dönemde “Sin”dir.Bazılarının uydurduğu gibi yörenin adının ne bir Ermeni tarihçinin iddia ettiği gibi Ermeni kralı Sim ile, ne de farsçadaki Sim Kapı yani Altınkapı ile bir ilişkisi yoktur. Bütün bunlar kelime yuvarlamanın bir ağızda  bozulmuş şeklinden başkası değildir.Buranın halkının Hitit İmparatorluğu döneminde adının “Azzı-Oghuzi-Zazi-Zaza”olduğu ve tüm coğrafyanın en büyük ve muhteşem “Sin-Sinda/Ana Tanrıça " Tapınağının bulunduğu Hitit yazıtlarında anlatılmaktadır.Proto Hatti kavimleri içinde sayılan ve yine onlar gibi Kafkasyadan güneye inen Protoiskit  yani Öntürki boylarından olan Azzi, İşuva, Hayaşa, Alse,Summa ve Haldiler,Yukarı Fırat Suyunun otokton halkları ile karışarak yöredeki  ilk yerleşimleri de oluşturmuşlardır.Bölgenin adının da kutlu  Ana Tanrıça Sin/Sinda ‘dan dolayı “Dorusin”yani “Tanrıça Sin Kapısı” olarak kullanıldığı ve bunun taşlara kazındığı da apaçık ortadadır.Aynı zamanda Doru kelimesi Anadolu'dan geçen Got yani Galat kavimleri ile Avrupadaki ve bölgedeki bazı halkların diline geçmiş olup İngilizcede Dor, Almancada Tor,Ermenicede Tur,Farscada Der olarak aynı anlamda  hala da kullanılmaktadır. Tarihi süreçte bu isim çeşitli kavimlerce yine onların dillerinin ses uyumu yani fonetiğine göre söylenmiş olup, hepsinin ortak etimolojik kökeni "Dorusin"dir.Nitekim Farsçada yuvarlanarak söylenen bu isim Dersim= Gümüş Kapı"olmuştur!!! MÖ 4.yy da önce Yunan tarihçi ve coğrafyacılarının Dersim yöresinİ “TARİNİS/DARANİS” OLARAK NİTELEMİŞLER VE BU İSİM ROMA DÖNEMİNDE “Taraaini/Dariaini”ye dönüşerek söylenmiştir.Tarihçi Ptolemy’nin Dersimi “Taranalis/Daranalis” olarak belirtmesi de aynı ismin farklı bir söyleniş versiyonundandır.Munzur Dağları’nı içine alan geniş bir alanı kapsayan “Daranalis” adının yüzyıllarca kullanıldığı bilinmektedır.Günümüzde Erzincan’a bağlı Tercan ilçesini kapsayan alana “Teriene/Deriene” adınını verildiği Strabon’un “Coğrafya” isimli eserinde de  rastlanmaktadır.Messaget Öntürk boylarından olan ve Türkmençenin bir lehçesini konuşan ve Hazar denizi’nin güneyindeki Deylem bölgesinde yaşantılarını sürdüren Deylemliler (Gilanikliler-Gilanlılar) 12.yy da diğer Türk Boyları gibi Moğol ordularının önünden kaçmışlar ve bugünki Dersim bölgesine yerleşmişler ve burayı Deylemistan olarak da isimlendirmişlerdir. Bazı kasdi yanlış bir görüş olan Dersim üzerindeki çarpıtılmış bir Ermeni tezi  de şöyledir; Sahtekar ve yalancılığı ile tanınan Ermeni tarihci Khorenantsi´nin yazılarına göre bir zamanlar Dersim Ermenistan´ın bir parcasını oluşturmaktaydı. Bir gün Xisuthra ve oğulları Ermenistan´a dogru gemi ile yol alırlar ve orada kalırlar. Oğullarından birisi olan Sim ülkeyi arastırmak üzere kuzeybatıya dogru iner. Güya,Sim içinden Asur´a dogru (bugünkü Irak) bir ırmağın geçtiği ğüzlüğe gelir. Sim bu ırmağın kıyısında iki ay kalır ve dağlara adını verir. Söz konusu Irmak, Dersimden Irak´a doğru akan Fırat ırmağıdır. Dersimin adını Sim'den aldıgı düsünülmesine yol acan ana etken bu şarlatanca hikayedir. Ayrıca Ermenice´de Der  "efendisi,sahibi" anlamını taşımaktaymış!!! Buna göre " Dersim = efendisi Sim "anlamını taşımaktaymış!Bu açıklamalar ile Dersim adının zamanla halkın ağzında yuvarlanarak Dersim’e dönüştürüldüğü ve Ermeniler,bazı yabancı etkisindeki Kürtler ile ile Farsların buna naylon bir şekilde sahiplendiği görülmektedir.Bu sahiplenmenin de arkasında bölgenin yapısı ve buradaki etnitisenin coğrafya koşullarının yarattığı bir karakter ile yiğit ve özgür olması “Siyasi bir Rant”elde etmek isteyen Ayrılıkçı vegerçek Kürt emmoğlumuz olmayan bazı naylon Kürt  Aşiretleri ile Ermeni dönmesi bazı  kripto dönme soyluların iştahını kabartmaktadır.Bu şarlatanlar bölgenin yiğit halkının adını ve bölgenin tarihsel yapısına emperyalistlerin kucağında oturtarak sahtecilikle kendilerine rant sağlama peşinde olup kendi yaptıkları her türlü ihanet,işbirliği ve  pislikleri  yöre halkına maletmek istemektedirler.Yörenin yiğit Aşiretleri bu oyuna gelmemekte ve bu ihanet ve işbirliği tezgahındaki dönme kürt ve Ermenilere destek vermemektedirler.Aynı dün Seyit Rıza ve Alişar’a(Aleks) yaptıkları gibi …!Ancak dün olduğu gibi bugün de bu kripto dönmeler her ortamda bulundukları deliklerden çıkmakta ve özellikle Fransız, Ermenistan ,Abd ile İsrail gizli servislerinin plan ve projeleri ile ayrılıkçılık çığırtkanlığı yapmaktadırlar.

DERSİM’İN GERÇEK TARİHSEL SÜRECİ:Dersim bölgesindeki Munzur suyu ve onun derin vadilerden inen kollarının kıyılarındaki yamaçlarda İlkçağ insan yerleşimlerinin olduğu bilinmektedir.Ancak Tel Khınzır yöresindeki mağara taşlarında görülen tamgalara ve Akad kralları Sargan ve Naramsinin yazıtlarına göre ,MÖ 4000 yıllarında Sümerlerin hakim olduğu bölgeye ,Kıpçak bozkırlarından inen HAYAŞA ve onların boyları olan AZZİ, KALDİ ve İŞOVALILAR, yöredeki otoktan halkla birleşerek ilk şehirleşme özellikl yerleşimleri kurmuşlardır. Sümer,Hatti,Hitit ve  Asur Yazıtlarında yörede Güneş Ana Tanrıça inancının bulunduğu ve Kraliçeler ile yönetilen  Matriyakal bir yönetim sisteminin olduğu anlatılmaktadır.Hitit krallığına bağlı bir vasal ülke olarak yaşayan  bölge halkı sonraları  PALA,ALSHE,MUŞKİ,TOBAL ve diğer HATTİ BOYLARI İLE KARIŞARAK KENDİNE HAS BİR PROTOTİP ÖZELLİK KAZANMIŞTIR.Daha sonraları  MÖ 2370-2330 yıllarında ise Dersim yöresi , Akadlar Devletinin bir ili olarak gösterilmektedir.MÖ 2200 de Dersim ve çevresi Mezopotamya-Anadolu arasındaki ticari ilişkilerde geçiş noktası; bu binyılın ikinci yarısından önce Hurri Krallığı arkasında Hitit İmparatorlığ egemenlik siyasetinde öncelikli bir yer tutan bölge olmuştur.Aynğı dönemde İşuva olarak da isimlendirilen bugünkü Tunceli-Elazığ bölgesindeki Hurrilerin uygarlık açısından Hititler ile pararellik gösterdikleri anlaşılmaktadır.Daha sonra Orta Asyadaki  Bozkırlardan Kafkasyarı aşarak Anadolu ve Mezopotamyaya  gelen ve büyük bir maden uygarlığına sahip prototürk kavimlerden sayılan Sabirler, Hurri olarak da  anılmaya başlamışlardır.MÖ 2000 yılında Kuzey Doğu Anadolu, Sabir kökenli Hurrilerin egemenliğine girdi. MÖ 1500 yıllarında Hurriler  dilleri ve kültürleri Orta Doğunun en güçlü devleti idi. MÖ 16.-15. Ve 14. yüzyıllarda bölge Hurilerin bir boyu olan Mitanilerin egemenliğine girmiştir.Mitaniler uzun süre Melitene ve Elazığ yörelerinde bulunmalarına karşın kısa bir süre ancak Asurlardan  önceleri kısa bir süre Dersim Dağlık yöresinde egemenlik kurmuşlardır.MÖ 1252 de Asur Kralı Tukulti  Hurrilere ait Alzi Euphrat ve  Purulumzi bölgelerini almıştır. Hitit Kralı Suppuliluima Mas ve oğlu Marsilis  yazıtlarında komşu ALZİ , SUHWA, ISHUVA ve ALSHE halklarıyla yapılan savaşlardan söz eder. MÖ 1335 yılında Dersim yöresi ile bütünleşen AZZİ ,HAYAŞA ülkesini Hatti Kralı II. MÜRŞİLİ  yaptığı tek bir seferle kendisine bağladı.Bölge M.Ö.9. Yüzyılın sonlarına kadar bölgeye Asur yağmar seferlerine maruz kalır. Dersim çervresi 8. Yüzyıldan itibaren bu kez  Asurlular ile  Urartular arasında çekişmeye sahne olur. Ancak Asurlar bu tarihlerde kendi iç karışıklıkları ile uğraştıklarından bölgede hakimiyetlerini yitirmişler ve Anadoludaki Karumlarını ve  kentlerini kaybetmeye başlamışlardır..Bunu fırsat bilen ve güçlenen Urartu Kralı MİNUA Dersimin de içinde bulunduğu Alzi ülkesini 7. Yüzyılın başlarında  ele geçirerek kendi eyalet sistemi içine katmıştır.Urartular Müşkilerin saldırılarına karşı koydular yöreye Suphani  adını vermişlerdir. Urartu halkı,Hatice gibi yine prototürkçe bir dil olan  Hurice konuşuyorlardı.Urartu Devleti, Sabir ve Hurri soylarının küçük prenslikleriyle bir birlik olusturmaları sonucu kurulmuşdu.İzolide, Bağın, Mazgirt ve Paludaki yazıtlarda Dersim yöresi Urartu sınırları igçinde sayılmakta olup yerleşim yerleri bu dönemlerde Munzur Dağlarının daha yüksek platolarına  kurulmaya başlanmıştır.Örneğin bu anlamda kurulmuş olan  Mazgirt daha da bayındır hale getirilmiş ve kalesine bu işi anlatan II.Rusa’nın bir yazıtı konmuştur.MÖ 715 yılında Med önderlerinden Dayarikko Keyeksa tüm Meessaget boylarını bir araya getirerek bugünkü iran şehri Hamedanda Med adıyla yeni bir devlet çatısı altında birleştirdi. MÖ 600 yıllarında Medler, Urartu Devletini ortadan kaldırdılar. Böylece Urartuların yerine tüm Doğu Anadoluya ve dolayısıyla bölgeye Medler egemen olurlar. Medler MÖ 7. yüzyılda İşuvayı, 560 yıllarında ise Doğu Dersim yöresini ele geçirdiler.Böylece Dersim bölgesi Med Devletinin egemenliğine girdi. Medlerin Dersim yöresindeki egemenlikleri süresince dinsel alanda yüzyıllar boyunca silinmeyen izler bıraktıkları anlaşılmaktadır. Dersimde bugün şiiliğin bir kolu olan Ehl-i Hak Mezhebi büyük ölçüde Ateşperestlikten ve  Zerdüştlükten etkilenmiştir.Ancak yerleşik bir düzen oluşturamayan Med Devletine MÖ 550 de Persler Anadolu ya sefer yapıp Doğu Anadolunun bir kısmını ve Dersim yöresini fethetmiştir.Pers döneminde Sınır Saptanlığı içinde yer alan Dersimin yerel halkı, Haldiler,Azziler,Huriler,Hayaşalılar,Alsheliler, Khalibler, Massinekler ve Akilisenlerden oluşmaktaydı.Tarihçi Heredotun Doğu Anadoludaki  13. satraplık olarak belirlediği Dersimin içinde bulunduğu satraplığın o zaman ki valisi ORTATAŞ ve adı bu dönemde AKİLİSENE idi.MÖ 334 yılında  Gawgamala /Kerbela yakınlarında yaptığı savaşta Persleri ağır yenilgilere uğratan Makedonyalı İskender, tüm Anadoluyu Makedonya topraklarına kattı. Pers soylularından Ariorates de, MÖ 332de Dersimi kapsayan Doğu Anadolu topraklarında Makedonya Krallığını kurdu.Makedonyalıların Anadoluya egemenlik yılları isyanlarla geçmiştir.İsyanların başını ise Akilisene  ve Kapadokya halkarı çekmiştir. II. Ariorates, Makedonyalılara karşı başarılı bir direniş göstermiş ve MÖ 301 de Kapadokya Krallığını yeniden kurmak istemişse de Makedonyalılar bu  isyan bastırdılar.MÖ 322 de İskenderin ölümünden sonra Perdikkas ayaklanma bölgesi olan Akilisene gelir, ayaklanmayı bastırır ve AKİLİSENE böylece Makedonya egemenliğine gimiş ve yönetim olarak da  Kapadokyaya dahil edilmiştir.MÖ 180 lerde Kapadokya Krallığı, Anadoluyu işgal eden Roma İmparatorluğunun uydusu durumuna geldi.Anadoluda Roma ordusuna karşı da etkin olan Pontos Krallığı, Kapadokya topraklarını işgale yeltenince, Roma-Pontos savaşı başladı.

Sulla komutasındaki Roma ordusunun Anadolu ordusunu çökertmesinden sonra tüm Doğu Anadolu ve Dersim Roma egemenliğine girdi.Rawlinsonunu tespit ve ispatları ile kanıtlarıyla Türkmenistanda kurulduğu bilinen ve tüm İran ve Güney Kafkasyaya hakim Türkmen asıllı Part Krallığı döneminde ise , Part Krallarından Mitrid MÖ 140 yılında Dersim bölgesini egemenliği altına amıştır.Part Krallığı, Selekidlere meydan okurlar. Pers Krallığı ülke topraklarını daha sonra Perslerle paylaşırlar.. Bu prensliklerden birini de ARTARSASD in oğlu Tigran yönetir.Tigran, Suphane bölge Krallığını da almasıyla dersim bu dönemde TİGRAN ın egemenliği altına girmiştir.Yöre M.Ö.70 lerde Türkmen asıllı Partlıların bir boyu olan  Arasklar yani Hayaşa dilinde Arsakların eline geçti.MÖ 69-66 yıllarında Romalılar Lukullus komutasında ki bir orduyu Tigranın üzerine gönderirler. Lukullus Malatya (Melitene) Sophane (Dersim-Elazığ) yörelerini yağmalar.Tigran Vana kaçar. MÖ 55lerden başlayarak Doğu Anadoluya giren Türkmen Partlar Dersimde etkinlik sağladılarsa da , bu etkinliği kıran roma Askeri gücü, bölgeyi tekrar kapadokya eyaletine bağladı.Romalılar MÖ I. yüzyıldan itibaren Türkmen asıllı Partların üzerine sürekli seferler düzenlemişlerdir. Partların Anadoluda kalan boyu olan Arsakların direnişi uzun yıllar sürmüştür.Türkmen Part Kralı MİDRİD, ARASK Kralı ve damadı Tigran müttefi olarak Romalılara karşı savaşmışlardı. Bu dönem de Dersim Arsakların  egemenlik sınırları içinde kalmıştır. İranda Oguz Karapapaklardan Babekin oğlu Erdeşir ,226 yılında Sasani İmparatorluğunu kurmuştur.Sasaniler, Romalılarla ve Bizanslılarla savaşmışlar ve  sonra Bizanslılarla kalıcı bir barış yapılmıştır.Buna göre Dersim-Elazığ yöresi Sasani İmparatorluğu içinde kalmış ve ancak yöre 395 ten sonra Bizans İmparatorluğunun egemenliği altına girmiştir.Yöre, Roma Mezopotamyası denilen Therma sınırları içerisinde iken İran-Sasanlı ve Bizans orduları etkinlik savaşlarına sahne olmuş ve  506 tarihinden sonra sasanilerin hakimiyetine girmiştir. Sasani hükümdarlarından I. Kubat ,Dersim yöresini İmparatorluğunun sınırları içine alındığı söylenirse de, bölgenin dağlık oluşu tam hakimiyeti getirmemiştir.642 yılında Halife Ömer zamanında Nihavend Savaşı sonucunda Arap İslam Orduları Sasani Şahı olan III. Yezdigirti yenilgiye uğratmasıyla, Araplar, Sasani Devletinin ve Oghuz Karapapaklıların siyasi valığına son vermişlerdir.661 yılında Araplar Habib Mesleme tarafından Doğu Anadolu bölgesinde fetihlere girişmiş ve Bizans İmparatoru Konstantin durumu kendi lehine çevirmek için Dersim; Erzincan ve Erzurum yöresine sefer düzenleyerek bunları yenmiştir.653 yılında Habib  Mesleme, Ermeni valilerin desteğiyle Dersimi ele geçirsede tam hakimiyeti sağlayamış olup yöre sürekli olarak Bizans; Arap güçleri arasında el değiştirmiştir.700 yılında Arap İslam Ordusu Abdullah b. Abdülmelik komutasında bir sefer yaparak birkaç kent ile yöreyi ele geçirmiş ve başta  1937 yılında Yeni Türkiye Cumhuriyetine Fransız ajanlarının katkısıyla isyan eden Naylon Dersimli olarak tanınan Seyyid Rıza’nın Şex Hesenan Abbasan olmak üzere Kureyşan ,Şeyh Mehmedanlı,Mevaliler gibi Irak ve Suriyeden getirirek  yöreye yerleştirmiştir. Birkaç yıl sonra da Abbasi yönetimine karşı Dersim yöresinde genel bir ayaklanma olmuşve  Dersim merkezinde başlayan bu ayaklanma, genişleyerek Doğu Anadoluda Araplara karşı bir toplu isyana dönüşmüştür. Amir; b. İsmail El Harisi komutasındaki Arap ordusu, Ermenileri Erzurum; Erciş yakınlarında yenilgiye uğratmış ama Bizanslılarla İslam Arap kuvvetleri bölge de etkinlik kurmaya çalışsalar da, Bizans İmparatoru Theoophilo 837 yılında Dersim yöresini yağma etimştir.Bizanslılar Hozat yakınında ki  Palin ve Maskert (Mazgirt ile Akkilisene) yöresini işgal etmiş, Hozatı tahrip etmiş ve dersimliler boyun eymişlerdir. Ayrıca da Bizans ordusuna asker vermeyi kabul etmişlerdir.Böylece tatamına yakını dersimli askerlerden oluşan Bizans ordusu 837 yılında  Murat havzasında Bizanslı Jones Karkuas’ın komutasında Müslüman Hamdanilerden Seyfüdlarının kuvvetleriyle  Harput yakınlarında savaşa tutuşurlar.Karkuas yenilgiye uğrar. Bu savaşta Bizanslı askerlerin tamamına yakını  Dersim ve Elazığın yerel halkından oluşduğundan hakimiyet dersimlilerin eline geçmiştir. Bizans Doğu Ordu Komutanlığına ise hemen bu yinligiden sonra dersimli olan İonne Tsimiskes, Batı Ordu Komutanlığına ise kardeşi Leon Phokas getirilir.Böylece Bizans İmparatorluğu Bölgedeki tüm yönetimi Dersimlilerin eline geçmiştir. Jonnes Tsimiskes ,Çemişkezekliydi. Ancak 882 yılında bunların yenilgisi ile  Dersim bölgesi İslam Arap etkisi altına girmiştir.9. yüzyılda Bizans İmparatorluğunun Mezopotamya içinde yer alan Dersim regionu, bu dönemde Şeyh Hasan Beyliğinin egemenliği altındaydı. Bu dönemde; Türkler ve onların akrabaları olan Şadiller ve Mervan Kürtleri, Bizansa karşı sert darbeler indiriyorlardı. Bu sırada Dersimin Mazgirt yakınlarındaki Bağın’da Bizansa karşı ayaklanma lar sonucu ,Bizanslı Beros ve  Melissene yağma ve katliamlar yaparalar.Büyük Selçuklu döneminde ise Selçuklu hükümdarı Melikşah, Dersim aşiretlerinden Aşuranlar,Aslanlar,Baba Mansurlu, Balabanlı, Alanlar, Abdalanlar, Ağucanlar, Beydilliler,Bal Uşağı, Topuzlular, Caferanlı, Gülabi, Ferhatan, Kalan, Kalan uşağı, Keçeli, Kubanlı, Laçinli, Memikoğlu/Memekanlı,Perihanlı,Sarı Saltuklu,Şadanlı ve Şavaklı gibi diğer onlarca Hozat Boy ve bunlara bağlı yüzlerce Oymağı Türkmenistanın Horasanından getirerek Ani ve Kavur savaşında gösterdikleri başarıdan ötürü, Dersim yöresine iskan ettirmiştir.Dersim 118-1142 yıllarında Mengücekler; Mazgirt çevresine, beylikler döneminde ise Dersim yöresine egemen olmuşlardır.Ağustos 1226 yılında Anadolu Selçukluları yöreye önceden Horasandan gelmiş Türkmen Aşiretlerinin de yardımıyla Çemişgezeki ele geçirdiler, 1228 yılında ise, Mengücekoğulları topraklarının tamamını fethetmişlerdir.1230 larda ise C.Harzemşah ve onun Türkmen Boyları Moğollarla savaşarak Dersime kadar gelmişler ve yöreye çok miktarda Harzemşahlı Türkmenlerin Oymakları yerleşmiştir.Anadolu Selçukluların, Büyük Selçukluların yenilmesinden sonra, uzun süre değişik Türkmen  beylikler arasındaki etkinlik savaşlarında durmadan el değiştiren Dersim, 1243 te kısmen İlhanlıların egemenliği altına girdi.13.yüzyıl sonlarından 14. yüzyıl ortalarına kadar Dersim, Elazığ-Malatya, Maraş, Erzincan gibi yerlerde İlhanlı egemenliği kurulmuştur.1335 de  Merkezi Erzincanda bulunan Eretna Beyliği , İlhanlılarınn temsilcisiı durumundaydı.Osmanlı topraklarına giren Özbek Türklerinden Timur’a  Kuzey Dersimin hakimi durumunda olan Muttahharten de  itaat eder.Bu dönemde Güney Dersim yöresi ise Şeyh Hasan Beyliğinin egemenliği altındaydı.Muttahharten, 1387 de Timurun egemenliğini tanıyıp, Sivasın ele geçirilmesinde ona yardımcı olunca buna kızıp cezalandırmak için Dersim üzerine yürüyen Yıldırım Beyazıd Erzincanı aldıysa da yörede kesin başarı sağlayamadı. Timurun Doğu Anadolu egemenliği yıllarında Oğuz Türk Boylarından olan  Karakoyunlular, Erzurum, Sivas, Erzincan ve Dersim dolaylarına yerleşmiş  15.yy.da Dersim yöresini kendi kendi yönetimine almışlardır.Bu dönemde Horasan ve Güney Azerbaycandan daha önce olduğu gbi Harzemşahlar gibi onlarca Türk Boyu ve Oymağı Dersim Coğrafyasına yerleşmiş olup bu dönemin mezar taşları olan koyun başları halen yörenin en çekiçi kalıntılarıdırlar.Ankara savaşından sonra uzun süre Türk Boyları arasındaki çekişme ve savaşlara  taraf olmayan Dersimliler, Dersimin hakimi HORASANLI Hacı Rüstem ile birlikte Osmanlıların 12 Ağustos 1453 Otlukbelinde, 1514 Çaldıran savaşlarında Şah İsmail’in yani Büyük Türkstan kurmak isteyen Şah’ın Güney Kafkasya Türklerinin ve Bektaşi inancındaki Oğuzların yanında yer almışlardır.Bütün bunlara rağmen Dersimin tamamı Osmanlı egemenliğine girmedi.Ancak Kürt Şeyhi İdris-i Bitlisi etrafında toplanan şafi Kürtler Elazığ üzerinden Dersimlilere saldırarak binlerce Horasan inançlı Dersimli Aşireti yok etmişlerdir.Bunu da Kürdistan İslamı için yaptıklarını açıklamışlardır.Dersim ile Osmanlı Merkez yönetimi arasında bağlar ancak bu Sünni ve Şafi Kürtlerin Dersime saldırılarının durdurulması ile sağlanmıştır.Yöre 18.YY.la kadar kısmen özerk olarak kalmıştır. Tanzimat döneminde ise Dersim komutanlığı Şah Hüseyin adlı bir Dersimlinin perde arkasında hakimiyetindeydi. 1847 yılında Dersim’in Erzurum eyaletine bağlanmasından sonra uzaklık nedeniyle 1859 yılında da yapılan değişiklikle Harput eyaletine bağlanmış veı Devlet  kayıtlarında göre,.Mamuret Ül Aziz vilayetine bağlı bir sancak olan Dersimin merkezi Hozat olup, Ovacık, çemişgezek, Çarşancak, Mazgirt, Kuzucan (Pülümür), Kızılkilise(Nazmiye) ve Pah kazalarından oluşmaktadır diye bildirilmiştir.Hem Osmanlı hem de İngiliz,Fransız ve Rus kayıtlarında,Balkan,Trablus,Yemen ve Kafkasya savaşlarında Osmanlı askeri içinde 39 Türkmen-Zaza aşiretlerinden askerlerin bulunduğu ancak dersimli 6 ermeni dönmesi ve sonradan dersimli aşiretin ise bu savaşlara katılmadığı ve hatta 1.Dünya savaşında bu ermeni dönmesi bazı dersimli aşiretlerin bölgeye yaklaşan Rus-Ermeni kuvvetlerinin safında altın ve maddi çıkarlar için  Türk ve gerçek Dersimli Zazalara karşı savaştıkları belirtilmektedir.

Bu Ermeni dönmesi Aşiretler Kıryan (Kodderniyan, Titanikyan, Zerkarikyan), Kekertiyan, Kokilyan, Hormekyan, Hıfenyan,Çarekyan(Kolikyan-Demananyan,Josefyan,Koçanyan,Şeyxaniyan)dır.Ermeni dönmesi aşiretlerin bulunduğu yerleşimler prehistorik özellikli olmayıp yeni kurulmuş yerleşimlerdir ve isimlerinin sonu  Pizevank örneğinde olduğu gibi Ermenice –vank ekiyle bitmektedir.Bu Aşiretlerin şovenist ve Türk-Zaza düşmanı olmalarının nedeni "İntikam"duyguları ile beslenmiş olmalarıdır.Bunu ünlü Hain Baytar Nuri Dersimi de kitabında onaylamakta ve kendi aşiretini ile Seyid Rıza nın aşiretinin ne 1.Dünya savaşında Yemen cephesine, Ne yaklaşan Rus-Ermeni ordusuna ne de Çanakkaleye asker vermediklerini övünerek anlatmaktadır. Ayrıca bu Dersimli bazı Aşiretlerin hiç ama hiç vergi vermedikleri ve yöreyi kendi çiftlikleri gibi görüp halktan vergi topladıkları bilinmektedir.Örneğin Seyid Rıza denen bu insanın kişiliği

Dr. Suat Akgül’ün  “Dersim İsyanları ve Seyit Rıza” adlı kitabında, isyana giden olayların öyküsünde şöyle anlatılıyor:

“İsyandan önce bir toplantı yapan aşiret reisleri, devlete şu ültimatomun verilmesini kararlaştırmışlardır:

1-Dersim vilayetinde karakol yaptırmaktan vazgeçeceksiniz,

2-Köprü kurmayacaksınız,

3-Yeni ilçe ve bucak merkezleri ihdas etmeyeceksiniz,

4-Silahlarımıza dokunmayacaksınız,

5-Biz her zamanki gibi pazarlık usulüyle vergimizi vereceğiz.”

Seyyit Rıza nasıl vergi toplardı?

Gazeteci Naşit Hakkı Uluğ, Derebeyi ve Dersim adlı eserinde şunları anlatıyor:

“Bir gün Seyit Rıza’nın yanında idim. Civardan bir köylü ve karısı ağlayarak geldi ve Seyit’in mekruh ayağına kapandı:

-Ne olur, hayvanımı size getirmişler, verin... diye yalvardı.

Adını unuttuğum adamına gitmesini ve işe onun bakacağını söyledi. Köylüler yine ağlıyor ve belki merhamete gelir de verir diye yalvarmaya devam ediyorlardı. Seyit, sakalını sığadı ve bana döndü:

-Görüyor musun, malı giden ne tuhaf oluyor. Diye gülmeye başladı. Seyit gülüyor, etrafında diz çöken dört beş avanesi bu sözü kahkahalarıyla teyit ediyorlardı. Oğlu yanıma sokuldu:

-Ne yapalım, biz de böyle vergi alır, fukara yüzünden geçiniriz, dedi. Sonra öğrendim; Seyit Rıza’nın biçare köylünün işine bakacak, diye gönderdiği adam, her zamanki tarifeyi tatbik etmiş. (300) meçi; almadıkça katırı vermemiş..”

Sizin “Evlad-ı Kerbelayıh” diye acındırdığınız adam bu işte...!!!!!Avrupada,Türkiyede ve Munzur festivallerinde bu insanın resmini bir önder mişi(!) gibi asanlara ve poz verenlere ithaf olunur!!!!!!!

1915 yılında Doğu Anadoluya giren Rus ve Ermeni  kuvvetlerine yardım eden  Ermenilerin Tehciri sırasında bazı farsi ve Arabi aşiretler bunlara altın karşılığı yardım ederek yanlarında barınma hakkı vermişler ve zamanla çoğunluğu yakalayan bu  Ermenilerin içinde eriyerek tamamen Ermenileşmişlerdir.Bunların toplam sayısı 6 yı geçmemiştir ve tüm isyanlarda bunlar rol oynamış ve bugün hala oynamaktadırlar.En ünlüleri esas adı Aleks olan ama kendini Alişser olarak tanıtmış OLUP YİNE Dersimli yiğit horasanlı zaza kardeşlerimizce saklandığı mağarada bizzat  Fransız ajanı ile yakalanıp orada yine Dersimlilerce infaz edilip öldürülen bir haindir. 1937 deki isyanda  kendisi gibi naylon bir zaza olan Abbasi kökenli Mamoste oğlu Seyid Rıza ile Koçanyan Aşireti lideri Seyithan (Serkisssyan Efendi)başrolü oynayanlardandır.Evinde yapılan aramalarda Hoybun isimli Ermeni Terör örgütünün belgeleri ile bir Ortodoks tacı bulunmuştur.Hoybun bilindiği gibi 19.yy da kurulmuş bir ermeni örgütü olup Ermenice”Yurt”anlamındadır.

Ermeniler yurtlarını tekrar geri almak için Dersimli yiğit Horasanlı Zazaları kullanacağını sanmıştır ama yanılmıştır. Aynı bugün yine Büyük Ermenistanı kurmak için PKK lı dönme naylon Kürtleri kullandığı gibi dünü tekrarlamaktadırlar. NİTEKİM GERÇEK HORASANLI ZAZA KARDEŞLERİMİZ İLE GERÇEK EMMOĞLUMUZ KÜRTLER BU BÜYÜK ERMENiSTANDA KENDİLERİNE YER OLMADIĞINI İYİ BİLMEKTE VE DÖNME ERMENİ NAYLON KÜRTLERE KARŞI MÜCADELE ETMEKTEDİRLER!!!!Türkiye ve Avrupada  gizli servislerin kucağında beslenip büyüyen işte bu dersimli ermeni aşiretlerinin çocukları olup, bunlar NAYLON ZAZA LARDIR. ETNİK KÖKENLERİNİN HIRSI İLE TÜRK,ZAZA VE KÜRTLERE İNTİKAM DUYGULARI İLE YAKLAŞMAKTA VE TÜM YAŞANTILARINI BUNA DAYANDIRMAKTADIRLAR!ZAZACA BİLİRLER AMA  HORASANLI-ZAZA KÜLTÜRÜNÜ İYİ BİLMEZLER.HER FIRSATTA NE ALAKA İSE KENDİLERİNİ KÜRT DİYE BETİMLEYEREK ,EMMOĞLUMUZ OLAN KÜRTLERİ DE BU İŞİN ÇEKMEK İSTERLER.BU AVRUPALI GİZLİ SERVİSLERİN KENDİLERİNE EMPOZE ETTİKLERE VE BÖLGEYİ TOPYEKÜN KAN VE HÜSRANA ÇEKECEK STRATEJİLERİDİR. Dersimin Horasanlı-Türkmen ve Zaza Aşiretleri  her zaman Kuvvai Milliyeye yardım etmişler ve içinde yer almışlardır.Nitekim Temmuz 1919 yılında Erzurum kongresine gitmek için  Dersim sınırından geçerken 150 süvarisi ile Atatürk’e  Dersimin yiğit Horasanlı Bektaşi aşiret reislerinden Diyap Ağa eşlik etmiştir.Bölgede 1916 ve 1918 yılında da herhangi bir yönetsel değişiklik olmamasına karşın Türkmen, Harzemşahlı, Karakoyunlu,Horasanlı Zaza ve ilhanlı  kökenli Aşiretler ile karşı tarafta Anadoluyu işgal eden emperyalistlerle işbirliği içinde olan 6 Ermeni dönmesi aşiret arasında çatışmalar olmuştur.Öyle ki bazı yörelerde Türkmen-Zaza aşiretleri Rusların verdiği cephanelerle bu Dönme Aşiretler tarafından katliamlara uğramıştır. Bu gereçek dersimlilerin kaldığı Dönme Ermeni mezalimi en iyi olarak Rus General Minorsky’nin anılarını içeren eserinde belgelerle anlatılmaktadır.Minorsky ayrıca Dersimin bu 6 Ermeni dönmesi aşiretini elde etmek ve Rusların safına çekmek için Fransız ajanları ile  büyük mücadeleye girdiklerini ve bu mücadelede Fransızlara Katolik Ermenilerinin,kendilerine ise  Ortodoks ermenileren yardım ettiklerini anlatmaktadır. Sonunda Türk,Türkmen,Zaza ve Gerçek Kürtler imha edilene kadar Ermeniler arasında mezhep ayrımı yapmayacaklarını ve birlikte hareket edeceklerine dair Fransız ajanları ile anlaştıklarını anlatmaktadır. İşgal ettikleri Suriyeden sınırı geçen Fransız ajanları Dersime gelmişler ve sadece Ermeni dönmesi birkaç aşireti  isyan etmek için kandırmışlardır.Bunun nedeni ise Hatay’ın Türkiyeye katılmak istemesiydi.Bu Ajanlarların irtibatını sonra kendisi de Suriye üzerinden Fransaya kaçan ve ve Fransız dilini iyi bilen Seyit Rızanın adamı Hain Baytar Nuri Dersimi idi.İlişkileri ve iletişimi Baytar Nuri sağlamış ve  isyan için görüştükleri Fransız ajanlardan para ve silah isteyen Ermeni aşiretlerine tercümanlık yapmıştır.Bu Fransız ajanlarının gelişini ve ne kadar mutlu ve heyacanlı olduğunu Baytar Nuri kendi kitabında hararetle anlatmakta ve hainliği ile adete övünmektedir.Ruslara ve Urfaya kadar gelen emperyalist Fransız işgalcilerine yardım eden bu 6 Dersimli Ermeni Aşireti, savaşın kaybedilmesi ile ya Lübnan ve Suriyeye ya da Rus Ordusu ile Kafkasyaya kaçmıştır.Kaçamayanlar ise KENDİLERİNİ ETRAFA HEM ALEVİ-BEKTAŞİ HEM DE “BEN ZAZAYIM “DİYE YUTTURARAK 1937 YILINA KADAR "ELBET BİRGÜN İNTİKAKIMIMI ALACAĞIM"DİYEREK UYKUYA YATMIŞLARDIR. Cumhuriyetin ilk yıllarında Dersimli Horasanlı –Zazalar M.Kemalin etrafında ve Meclisde olmuşlar ve Türkiyenin en kültürlü ve eğitimli insanları arasına katılmışlardır.İnglizlerin ve gizli servislerinin Irak ve Musul Kerkük  konusunda Türkiyeninin elini zayıflatmak için çıkardıkları ve parayla besledikleri 1925 deki Şeyh Sait ,Koçgiri ve Ağrı isyanlarına gerçek Horasanlı Zaza Bektaşi Aşiretlerinin hiçbiri destek vermemiştir. Bu isyanlar ve hainlikler sonucu Musul ve Kerkük İngilizlere kaybedilmiştir.Lozan antlaşmasında Türkiye sınırlarının dışında ve Fransız işgal bölgesi olan Suriyede kalan Hatay sorunun tartışıldığı 1936-37 yıllarında ise İngiliz oyununu fırsat bilip kendine örnek alan Fransa ,Gizli servisinin elemanlarını ile 1.Dünya savaşı sonrası kendisine yardım edip sonra da Fransaya kaçırdığı Haçin Ermenilerinden Markoryan komutasında bir müfreze oluşturarak sınırdan içeri sokmuş ve bunlar Türkiye içinde eylemlere başlamışlardı.Bunların bir kısmı yakalanmış olmakla beraber çoğu Dersimli Sahte Zaza olan Ermeni dönmesi 6 Aşiret ile ilişki kurmayı başarmış ve isyanı başlatmışlardır.İsyan nedenleri uydurma olup o dönemin hükümetinin Bölgeye yol,su,elektrik,Okul,Bina ve köprü yapmak üzere 18.Haziran 1937 de hazırladığı Dersim Reform paketidir. Dersime giden Bektaşilerin reisi Cemalettin Çelebi ve Vali Bektaşi Ali Cemal Dersim bu Ermeni Dönmesi Aşiretler tarafından reddedilmişlerdir.Cemalittin Çelebi Efendi bu kişilerin Alevi-Bektaşi olmadıklarını açık ve beyan söylemiştir. bölgesinin Bektaşi Horasanlı Zaza Aşiretleri hemen bu isyana karşı çıkmışlarsa da yeterli silahları  olmadığından Ermeni Dönmesi yukardaki belirttiğimiz gibi Aşiret ve Boy  isimlerinin sonu aynı Ermenicedeki gibi –yan ile bitenler tarafından katliamlara uğramışlardır. 27 Mart 1937 tarihinde Tunceli-Erzincan yolundaki Singeç köprüsü Ermeni dönmesi Demanan ve Josephanyan aşiretleri tarafından yakılır. Bölgenin telefon hatları kesilir. Jandarma birliklerine pusu kurulur. Pap bucağı karakoluna baskın düzenlenir. Mamoste oğlu Pizevanklı Seyit Rıza bizzat Sin Karakolu'nun da basılması için asi milislere emir verir. Bölgedeki 9. Seyyar Jandarma Taburu'na da baskın düzenlenir. Kendi vatandaşlarından kurulu düzensiz gerilla kuvvetlerine karşı savaşmak üzere eğitilmemiş ve bu yönde bir hazırlığı olmayan askeri kuvvetler kendilerini korumakta zaafiyet içine düşerler. Birçok askeri birlik basılarak askerler öldürülür ve yaralanır. Yaralı olanların başları kesilir ve bazılarının yüzlerine bıçakla haç işareti yapılır Asiler Malazgirt Köprüsü'nü de tahrip ederler.Ayaklanma, Ehl-i Beyt soyundan geldiğine bazılarını inandırmış olan Mamoste oğlu Abbasan Aşireti reisi Seyit Rıza önderliğinde, askere gitmek ve vergi vermek istemeyen diğer aşiretlerce de desteklenen bir grup tarafından 20-21 Mart 1937 gecesi Harçik köprüsünün yıkılması, köprüyle Kahnut Bucağı arasındaki telefon hattının kesilmesi ve bölge askeriyesine düzenlenen saldırı ile başladı. Askeriyedeki bütün askerler öldü. Askeriye yakıldı. Bunun üzerine resmen Dönme Ermeni aşiretlerinin isyanı başladı. İsyan bölgenin coğrafi durumu nedeni ile büyüdü. Ayaklanmayı Kureyşan aşireti başlattı ve özellikle Demenan, Koçanyan ve Josephanyan aşiretlerinin katılımı ile iyice genişledi. Ayaklanmaya toplam yaklaşık  6 aşiretten sadece 6.000 kişilik bir grup katılmış olup diğer Horasanlı Bektaşi Zaza Türkmen Aşiretleri destek vermemiştir Bunlara yardıma gidecek olan  Askeri konvoylarında yolları kesilir ve askerler ile Dersimli gerçek Horasanlı Zazalar öldürülür.Kanlı bir şekilde bastırılan isyan sonucunda Askerler dahil toplam 7000 kişi ölür. Dönemin ABD konsolosu olayaları telgrafla bildirirken ,Türkmen ve zaza Aşiretlerinin isyan dışında olduğunu ve asilerin yalnızca Ermeni etnik kökenli Aşiretler tarafından Fransız ajanlarının desteği ile çıkarıldığını yazmıştır. Bu Dersim gibi ,Yiğitlerin diyarında olmaması gereken bir durumdur.Atatürk ve Dersimli Dostları olaylara çok üzülürler.Yöre halkının 11 bin kişisi Türkiyenin çeşitli şehirlerinde iskan etmek için göç ederler.Cumhuriyetten sonra il yapılan Dersim, 1923 te ilçe olarak Elazığa bağlanmış ve. 1936 yılında tekrar il yapılmıştır. 2884 sayılı özel kanunla da Dersim adı Tunceli olarak değiştirilmiştir.1937 deki olumsuz olaylardan sonra bir kısım dersimli göç etmiş ve Anadolunun çeşitli yörelerine yerleşmiştir.Seyit Rıza isyan sonunda Dersimli gerçek horasanlı zazaların da şahitliği ile asılır.Adamı olan Baytar Nuri Fransız ajanlarının yardımıyla Suriyeye ve ordan da Fransaya gider. Dersim coğrafyasının böylece Zaza ve Horasanlı olmayan yani gerçek Alevi-Bektaşi olmayan kişiler tarafından temizlendiği sanılırken 1970 li yıllarda TİKKO adında bir sosyalist –Maocu örgüt kurulmuş ve yönetimine müslüman isimle katılanların  çoğunun yine Ermeni dönmesi oldukları görülmüştür. Aynen 1937 olduğu gibi Dersimli olduklarını ve Dersim adına mücadele ettiklerini söyleyen bu kişilerin örneğin Fırat’ın adının Hrant,Orhan Bakır’ın Ohannes Bakırcıyan,Sedat’ın adının Sanvel Demirciyan vs. oldukları görülmüştür.BUGÜN BİLE BİLMEDEN TİKKO ÖRGÜTÜNE KATILAN HORASANLI BEKTAŞİ ZAZA KARDEŞLERİMİZ BULUNMAKTADIR.TİKKO ÜST YÖNETİMİ AYNEN TARİHTE OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE ERMENİ PİYONU VE YÖNETİMİ ERMENİLERDEN OLUŞAN PKK İLE İŞBİRLİĞİ İÇİNDEDİR.BUNA KARŞI ÇIKAN BAZI ALEVİ-BEKTAŞİ,HORASANLI VE ZAZA ETNİK KİMLİKLİ  ÖRGÜT ELEMANLARININ İNFAZ EDİLDİKLERİ VE BUNLARIN YER YER PKK YI BÖLGEDE İSTEMEDİKLERİNDEN ÇATIŞTIKLARI BİLİNMEKTEDİR.Bunun için Dersimli bir Alevi-Bektaşi Ozanımı şöyle söyleyerek PKK dan duyduğu acıyı dile getirmektedir.

DERSİM DÖRT TERÖR ÖRGÜTÜ İÇİNDE!

TİKKO’SU VAR PKK İÇİNDE,DHKP-C si var DEV-SOL İÇİNDE,

DERSİMİ  HAK SAKLASIN

BİR PKK LI  KİTLESİ VAR  VAR  İÇİNDE !

NE OLDU YİĞİT DERSİMLİ SANA NE OLDU,

TERÖRİSTLERCE YIKILDIN BENZİN SOLDU,

HORASAN TÜRKLÜĞÜN BURDAN GİDELİ,

BU YERLER PKK LI TERÖRİST YUVASI OLDU.

 

Bu Ermeni dönmesi kişiler 1960 yıllarda Almanya ve Avrupaya işçi giden kafilerle Türkiyeden çıkmışlar ve bugün Fransız ve Alman gizli servislerinin de yardımı ile yine aynı Yalanları uydururak “SÖZDE DERSİM SOYKIRIMINDAN” bahsetmektedirler.Bu tamamen önceden görülmüş bir oyundur.Dersim adıyla Türklere ve Kürtlere intikam besleyen bazı sahte kürtlere ve zazalara Avrupada dernek ve  Web siteleri kurulmakta ve bunlara Alman gizli servisinden Ermeni masası şefi Tessa Hoffmann yardım etmektedir.Avusturyada K.Klıçdaroğluna müdahale edenler T.Hoffmannın adamlarıdırlar.Hoffmann Ermeni sorunu ile Dersim ve Sözde Alevi sorunun birleştirerek Türkiyeyi parçalamak isteyen zihniyetin bir piyonudur ve sonundaki amacı ne Dersim ne Kürt ve ne de Aleviler olup NİHAİ HEDEFİ DOĞU ANADOLUDA BÜYÜK ERMENİSTANI KURDURMAKTIR. BUNUN YAPTIKLARI HER İTTİFAKI MAKYEVELİST BİR DÜŞÜNCE İLE MÜBAH GÖRMEKTEDİR. BU VE BUNUN GİBİ HAİN ODAKLARA TÜRK,GERÇEK KÜRT,HORASANLI ZAZALAR VE BİZ GERÇEK TÜRKMEN BEKTAŞİLERİN VERECEĞİ TOKAT ÇOK ŞİDDETLİ OLACAK VE  EMPERYALİST AVRUPALI İLE ONUN PİSLİĞİ intikamçı ve şovenist ERMENİLER  HAK ETTİKLERİ YERE KONULACAKTIR!!!!!!

BİZ TÜRKLERİN ÖZELLİKLE DE BİZ ALEVİ-BEKTAŞİ TÜRKLERİN KENDİ KİMLİĞİ İLE APAÇIK ORTADA OLUP KENDİNİ SAKLAMAYAN ERMENİ,SÜRYANİ,RUM,YEZİDİ VS.HİÇBİR ETNİK KÖKENLİ SORUNUZ OLAMAZ.BİZ OLARI İNSAN OLARAK GÖRÜRÜZ.ANCAK BİZİM SORUNUMUZ VE TÜRK MİLLETİNİN GENEL SORUNU KENDİNİ İÇİMİZDE KRİPTO OLARAK SAKLAYAN VE İNTİKAM DUYGULARINI YAKALADIĞI HER FIRSATTA KUSANLARLARLADIR.HELE BUNLAR AVRUPALI GİZLİ SERVİSLERİN KUCAĞINA OTURARAK YALAN-DOLAN VE İFTİRALARLA ÖTERLERSE ÖFKEMİZ DAHA DA ARTMAKTADIR.BÖYLE BİLİNE VE ZİNHAR KABESİ İNSAN OLAN ALEVİ-BEKTAŞİLİK BU GİBİ PİSLİKLERİN AĞZINA ASLA VE ASLA YAKIŞMAMAKTADIR.ONLARI ALEVİ-BEKTAŞİLİĞİ AĞIZLARINA ALMALARINDAN MEN EDERİZ!!!!!!!!!!!!

BU BÖYLE BİLİNE!!!!

"Her inanç ve mezhepten ,her isim ve vasıftan bütün Prototürk kavimlerinin bakiyeleri ,Türk Oymakları ve Türk boyları bir ordu altında birleşmelidirler"

 KÖKTÜRKLER