AH BENİM GÜZEL MEMLEKETİM..!

 

       Bir tablo hayal edin...

        Sanat eseri.

        Miras... Size ait.

        Tuvali, Türkiye coğrafyası.

        Boyası, şehit kanı, alın teri.

        Her sabah uyanıyorsunuz...

        Gururla seyrediyorsunuz...

        Ama birileri, her sabah sizden önce uyanıp, o tablonun başına geçiyor ve orasına burasına, minik minik fırça darbeleri atıyor.

        Her sabah, bir minik fırça darbesi.

        Usta işi.

        Küçük küçük değişiyor tablo.

        Aniden değil.

        Milim milim.

        Alıştıra alıştıra.

        Yedire yedire.

        Aradan yıllar geçiyor...

        Tablo, o tablo olmaktan çıkmış!

        Komple değişmiş.

        Ama dedim ya... Kanıksamışsınız.

        Bakıyorsunuz bakıyorsunuz, o tablo, hâlâ aynı tablo zannediyorsunuz.

        Peki, fark, nasıl fark edilebilir?

        Orijinalin aslında ne kadar değiştiği, ne hale getirildiği, ilk bakışta

        şak diye nasıl anlaşılabilir?

        Tek çare var: Kıyas.

        Tablonun ilk haliyle...

        Son halini yan yana koymalı.

        E hadi, koyalım yan yana...

        Türk Telekom, Arapın.

        Telsim İngilizin.

        Kuşadası Limanı İsraillinin.

        İzmir Limanı Hong Konglunun...

        Araç muayene işi Almanın.

        Başak Sigorta Fransızın.

        Ada bank Kuveytlinin.

        İETT Garajı Dubailinin.

        Avea Lübnanlının.

        Petkim?

        Ermeninin. (Kazaka sattık, dediler. Kazağı bi çıkardık... Ermeni...)

        Nolacak bu memleketin hali?

        Rakı, Amerikalının.

        Finans bank Yunanlının...

        Oyak bank Hollandalının.

        Denizbank Belçikalının.

        Türkiye Finans Kuveytlinin.

        TEB Fransızın.

        C bank İsraillinin.

        MNG Bank Lübnanlının.

        Alternatif Bank Yunanlının.

        Dış bank Hollandalının.

        Şeker bank Kazakın.

        Yapı Kredinin yarısı İtalyanın.

        Türkcellin yarısı Finlinin Rusun.

        Beymenin yarısı Amerikalının.

        Enerjisanın yarısı Avusturyalının.

        Garantinin yarısı Amerikalının.

        Eczacıbaşı İlaç, Çekin.

        İzocam, Fransızın.

        TGRT Amerikalının.

        Demirdöküm Almanın.

        Döktaş Fransızın.

        Süper FM Kanadalının.

        Hepsi Türktü.

        Sadece 4,5 yıl önce.

        Ya, sattılar.

        Ya, satışa teşvik ettiler.

        Ya da, kasıtlı IMF politikalarıyla söke söke satışa mecbur ettiler.

        Taş üstüne taş koyanı, iyi kötü görmüştük de... Taş üstünde taş bırakmayanı, ben ilk defa görüyorum.

         

        Bütün bu olanlar size Atatürkün Gençliğe hitabesini hatırlatmıyor mu?

        ATATÜRKÜN EMANET ETTİĞİ GENÇLİK!!!?

        Neden ısrarla uyuyor??

YILMAZ ÖZDİL

KÖKTÜRKLER