AVRUPA BİRLİĞİ ÇARMIHINA GERİLEN TÜRKİYE !

 

AB, uğruna tüm kamu değerlerimizi, devlet geleneğimizi, kaybediyoruz.

Bakın! Hükümetin programında varlığımızı bekamızı sağlayacak, gücümüzü etkinliğimizi artıracak alanlara ilişkin öngörüler var mı?

Hükümet programı; güçlü, bağımsız, egemen bir devletin hükümet programına benziyor mu?

Halkımızın temel hak ve özgürlükleri onlar tarafından saptanıyor. Bütün bunları da çağdaş uygar toplum değerleri olarak gösteriyorlar. Oysa kendi değerlerimizi unutuyoruz:

Uyuşturucu batağına saplanmış, aile kurumu dağılmış, üretimden kopup tüketim çılgınlığına düşen bu ülkelerin hangi etik değerine özenilecek?..

Bütün bu vahşeti kendi ulus devletini kullanarak yapmadı mı? İngiltere, Irak ta ne yapıyor? İsrail, Filistinlilere gül mü atıyor?.. NATO, ABDnin vurucu gücü olarak Yugoslav halkını paramparça ederek, mikro devletçiklere bölmedi mi? ABD, Güney Amerikadaki halkların petrolüne göz dikmiyor mu? Irak’ta hergün onlarca insan ölürken dünyanın en kaliteli ucuz maliyetli petrolü kimin refahı için Basra körfezinde tankerlere yüklenip açık denizlere yol alıyor? Rus işgalinden kurtulma sevincini yaşamadan ABD işgali ile vahşeti gören yoksul Afgan halkı mı, buyur gel, dedi. 

Onlar devletlerinden vazgeçiyorlar mı? Ama bakın başka ülkelerde devlet tasfiyesini, yerli işbirlikçiler eliyle gerçekleştiriyorlar.

AB diye tutturup, ... Ulus devletin modası geçmiştir. Ulusal sınırlar şu hale gelmiştir diyen küreselci medyanın marifeti değil mi?

Türkiye, AB çarmıhından kurtulmalıdır.

Bilelim ki; küresel emperyalizmin nükleer silahı, medyadır.

Küreselleşme, kendisine eklemlenmiş olan medyayla elde ettiği kazanımları sürekli hale getirmenin yollarını aramaktadır. Halkımız, bilimsel laboratuarlarda hazırlanan paket programlarla yönlendirilmekte, medya ile adeta beyinlere çip yerleştirilmekte, gözlere mil çekilerek toplumsal körlük yaratılmaktadır.

AB ilerleme raporlarıyla, etnik ve dinsel azınlık dayatmaları körüklenmektedir. Sözde Ermeni soykırım tartışmaları siyasal yol alıyor. Kıbrısın elden gitmesi ve Rumların gayrimenkul davaları, Ege sorunu, ekümeniklik, yabancı cemaat vakıflarının toprak istekleri gündemden düşmüyor.

Bütün bunlar toplumsal aklı karışıklığa uğratarak medya tarafından alıştıra-alıştıra dayatılıyor. Emperyalizm için medya, nükleer silahtan da daha etkili bir silahtır.

Küreselleşmenin dayattığı özelleştirmelerle vatan satılığa çıkarılıyor ve çalışanlar sokağa atılıyor. Oysa İngiltere ulaşım ve sağlıkta; Portekiz balıkçılık başta olmak üzere birçok alanda yeniden kamuya dönüyor. İtalya, İspanya öyle...

Venezüella ve Brezilya petrolü halkın malı haline getirdi.

Hindistan ve Rusya özelleştirmelerden vazgeçiyor. ABD ve AB tarımda devlet desteğini sürdürüyor.

Yetenekli namuslu dürüst çalışkan insanın yok sayıldığı bir düzen ayakta kalamaz. Bakın, yeni meclisin milletvekilinin kaçının sırtında yargı dosyası var?

Yoz kültür ürünü dizilerle halk renkli cama yapıştırılıyor. Toplumsal akıl boşaltılarak belleği kurutulmuş bir ülke yaratılmaya çalışılıyor.

Cumhuriyetimiz ve devletimiz, küreselci dayatmanın en katı ve işbirlikçi kıskacına bırakılıyor.

Çağdaş sömürücülerin işbirlikçilerle oluşturduğu, bütün bu çarpıklıkları anlatmalıyız göstermeliyiz, çağdaş gerçeklerle toplumsal duyarlılıkla Türk milletinin değerlerini yeniden buluşturmalıyız.

İşbirlikçi kuşatma yok edilebilir mi?, Türk devletini eyaletleştirme sürecine ve milli devleti yıkmalarına izin veren böylesine programlar halka sunuluyorsa ve herkeste “dut yemiş bülbüle” dönüyorsa, şimdilik zor görülüyor? Önce; aydınların, aydınlatılması gerekir.

 

N.A.