AVRUPALI'LARIN "HİRİSTİYAN TERÖRÜ"YENİDEN BAŞLADI!

AVRUPA'NIN KATİL VE SOYKIRIMCI HAÇ'I HEM MÜSLÜMANLARIN HEM DE MUSEVİLERİN DÜŞMANIDIR!

HAÇLI ZİHİNLİ NORVEÇLİ SOYKIRIMCI KATİL BREİVİK KADAR MERKEL,SARKOZY,RASMUSSEN VE DİĞER AVRUPALI LİDERLER DE HAÇLI ZİHNİYETLİ PAPALIĞIN PİYONU SOYKIRIMCI İSLAM DÜŞMANIDIRLAR!

Haçlı Avrupa Birliği Bayrağı üzerine bugüne kadar çok şey söylendi ve tartışıldı.Avrupa Birliği’nin bayrağındaki “12 yıldız”ın “mükkemmeliği ve birliği” simgelediğini söyleniyor. Ama tarihsel gerçekler 12 yıldız kavramının doğrudan doğruya Yeni Ahit kaynaklı olduğunu gösteriyor. Yeni Ahit'te 12 yıldız kavramının geçtiği bölümde "Ve gökte büyük bir alamet, güneşle giyinmiş ve ayakları altında ay, ve başı üzerinde on iki yıldızdan tacı olan bir kadın göründü" (Yuhanna'nın Vahyi, 12:1).Bu kadın kimi yorumlara göre Kilise'yi, kimi yorumlara göre ise Hz. Meryem'i simgeliyor. Gerçekten de Avrupa'da Hz. Meryemi başında 12 yıldızla gösteren çok sayıda resim ve heykele rastlamak mümkündür.

 

Avrupa Birliği Bayrağı, Avrupa Birliği kurulmadan çok önce Avrupa Konseyi tarafından 1955 yılında kabul edildi. Haç motifi içeren ilk bayrak taslakları sosyalistler tarafından “ideolojik ve Hıristiyanca” olduğu gerekçe gösterilerek reddedildiler.O günlerde Avrupa Konseyi Kültür Şubesi başkanı olan Paul Levi yıldız çelenkli bir Meryem heykelini görünce, mavi zemin üzerinde 12 altın sarısı yıldızı Avrupa bayrağı olarak kendisine önerdi ve bu öneri kabul edildi.Ancak bu Anlatım AB bayrağının renk değerlerinin nasıl belirlendiği konusunda bize bir bilgi vermiyor. Grafik tasarımcılar AB Bayrağının renk değerlerini belirlemeye çalışırken epey bir hiristiyan görsel malzeme gözden geçirmiş olmalılar. Bu resim, Giovanni di Paolo tarafından 1450 yılında yapılmış. Bu resim bir elyazması illüstrasyonu ve Dante'nin İlahi Komedi adlı kitabının Cennet'i anlatan Üçüncü bölümünde yer alan 24. Kanto'yu betimliyor. Burası Sabit Yıldızlar Göğü. Sol tarafta Dante'ye kılavuzluk eden Beatrice görülüyor. Mavi giysiler içerisinde görülen Dante, kendisinin imanını imtihan eden Aziz Peter'in önünde diz çökmüş olarak görülüyor. Sağda görülen haç taşıyan insan figürü ise imanı simgeliyor.

 

Bu durumda gerçekler Avrupa Birliği Bayrağı'nın kültürel kökleri Hıristiyanlığa uzanıyor gibi görünüyor. Bu da Avrupa'nın bir "Hıristiyan Klübü" olduğu yolundaki görüşü tam isabet destekler görünüyor. Ama Katoliklerin görüşüne göre epey bir sekülerleştirilmiş bulunuyor AB bayrağı. Merkezi bir figür, yani Hz. Meryem olmaksızın bir yıldız halkası kalmış geriye. Dolayısıyla "Doğaüstü Güneş" merkezden kaldırılmış bulunuyor. Bu da, Katoliklere göre, AB'nin temsil ettiği Prometeusçu bürokraside Ruh'un var olmayışını imliyor.

AVRUPA BİRLİĞİ BAYRAĞINDAKİ 12 YILDIZIN SIRRI

Hiristiyanlık Simgeleri ve onların ardında saklanan mesajlar her zaman önemlidir.Dinî simgeler hemen her kompozisyonu daha heyecanlı bir bilmece hâline getirir. Ama simgeler ile uğraşmak ve bir yerden sonra yorumlamaktaki zorluklar, bâzen onu yorumu yapanın bâzen de yaptığı yorumun inandırıcılığını olumsuz etkiler. AB bayrağında da benzer simgeler gizlenmiş olabilir mi? Veya orta yerde olan simgelerin bir mesajı var mıdır? Bütün bayrakların anlattığı değerler olduğuna göre, pekâla mümkün. Üstelik AB Komisyonu eski Başkanı Romano Prodi’nin Belçika Başkanı Guy Verhofstadt, yazar Umberto Eco, Swatch’ın mucidi Nicolas Hayek ve Gerard Mortier'le “AB için yeni bir bayrak” tasarımı konusunda 2001’de görüşmesine rağmen, bundan vazgeçtiğine göre.

Alman Spiegel Dergisi ve İngiliz gazeteleri The Guardian ve The Independent de böyle bir girişim olduğu, ama sonuçlanmadığı yönünde haberler verdiler.Hatta Hollandalı ünlü mimar Rem Koolhaas, bütün AB üyelerinin bayraklarının birbirine bitiştirilmesinden oluşan bir tasarım önermişti. Koolhaas’a göre mesaj “birlik ve farklılık” olmalıydı.Ancak  AB bayrağının değişimi rafa kalktı. Aynı semboller hâlen veya aynen yürürlükte olarak kaldılar.Buradadaki en ilginç iddia “Gökyüzünde büyük bir simge göründü; Bir kadın ve kucağında çocuğu güneşle giyinmişti. Ay, onların ayağının altındaydı ve tepelerinde on iki yıldızdan bir taç vardı” ve “bu yüzden AB bayrağında mavi fon üzerinde on iki yıldız olmalıydı”.Bu ifâde herhangi bir “komplo teorisyenine” ait değil. Bu satırlar bir bilim-kurgu romanından da alınmadı. Bu cümleler 26 Şubat 1998’de Alman Die Welt Gazetesi’nde Tohmas Pinzka imzasıyla Yohannes’in vahyine atfen yayınlandı.“Bir süredir kamu binalarında Alman bayrağının yanında Avrupa bayrağı da asılı. Lâcivert arka plan üzerinde on iki altın yıldız. On iki yıldızın ne olduğunu sorduğunuzda birbiri ile çelişen cevâplarla karşılaşıyorsunuz.Çoğu kimsenin verecek bir cevâbı yok. Bazıları AB’nin bir zamanlar 12 üyesi olduğunu hatırlıyorlar ve cevâp olarak bunu söylüyorlar. Ama bu yanlış bir cevâp.Bayrağın hikâyesi İkinci Dünya Savaşı yıllarına gidiyor. Belçikalı Yahudi Paul Levi Yahudilerin Gestapo tarafından trenlerle bilinmeyene götürülmelerini izlerdi. Savaşın ve nasyonal sosyalistlerin sonunu görebilirse, her şey bittiğinde Katolik olmaya karar verdi.5 Mayıs 1949’da Londra’da Avrupa Konseyi kuruldu ve Levi kültür bölümünün başına geldi. Altı yıl sonra, 1955’te temsilciler ortak bir bayrak üzerine tartışıyorlardı. Çeşitli öneriler vardı. İskandinav bayraklarının model alınması, üzerindeki haçtan dolayı sosyalistler tarafından reddediliyordu. Sosyalistlere göre böyle bir bayrak çok fazla ideolojik ve “çok Hıristiyan” olurdu.Birgün Levi yürüyüş yaparken Hz. Meryem’in bir heykelinin önünden geçiyordu. Heykelin tepesindeki yıldız tacı güneşte, mavi gökyüzünün altında parlıyordu.Levi hemen sonrasında Avrupa Konseyi Genel Sekreteri ve Venedikli Hıristiyan Demokrat Kont Benvenuti’yi aradı ve ona Avrupa Bayrağı için lâcivert fon ve halka hâlinde on iki altın yıldız düşündüğünü söyledi. Kont Benvenuti bu fikirden etkilendi. Kısa bir süre sonra bu teklif genel kabûle ulaştı. Böylece o günden bugüne kadar bütün AB ülkeleri Hz. Meryem’in altın tacının gösterildiği bayrağa sahip oldular.”

Aynı yazıya göre; Bundan başka taç, “zaferi” ve “kadının yenilmezliğini” anlatıyor.Katolik inancında uzun süre “kadın” ve “Hz. Meryem” aynı olarak değerlendirilse de, burada söz konusu olan “kadın”, “Hz. Meryem” değil. Buradaki “kadın”, Mesih doğuracağı için “Yeşu” olabilir.“On iki” sayısı ise eski Mısır’da yer altına açılan kapıların sayısı. Yunan mitolojisinde ise “Herakles’in tamamlaması gereken görevlerin sayısı”. Romalılar da hukuku “on iki tablete” yazmışlardı. Bundan başka Hz. İsa’nın “on iki havarisi” vardı. “On iki” aynı zamanda “Yahudilerin on iki kabilesini” anlatıyor.Ayrıca “Tanrının halkının evi” olan Kudüs’ün on iki kapısı ve her kapısının üzerine birer meleği var. Kapıların her birinin üzerinde İsrail kabilesinin oğullarının adı yazılı. Şehrin surlarının on iki temel taşı var. Bu taşların üzerinde de havarilerin adları yazılı.

Aynı çerçevede “on iki”, “dört” ve “üç”ten oluşuyor. Burada “üç”; Tanrı, oğul ve kutsal ruh. “Dört” ise; gökyüzünün dört yönü; Kuzey, Güney, Doğu, Batı.Bilindiği gibi bu değerlendirme Almanya’nın önemli gazetelerinden ve AB’nin destekçisi olarak kabûl gören Die Welt Gazetesi’nde yayınladı.Avrupa’nın bütünleşmesi fikri, yazar ve siyâsetçi Richard Nikolaus Coudenhove-Kalergi’ye (1894-1972) kadar uzanır. 1923’te Viyana’da yayınladığı “Pan Avrupa Birliği” kitabı, yazarın bu konudaki fikirlerini aktarır. Richard Nikolaus Coudenhove-Kalergi, kitabında “Pan Avrupa’nın ambleminde olması gerekenler” hakkında şunu söyler;

“Hareketin sembolü altın bir güneş üzerinde kırmızı bir haç olmalıdır. Apollo’nun güneşi üzerinde İsa’nın haçı. Uluslarüstü insancıllık ve aydınlanmanın parlayan ruhu, aynı zamanda berrak barışın tarifi, açık mavi ile yer almalıdır.”

Kimi yazarlar, Coudenhove-Kalergi’nin annesinin Japon olması nedeniyle, Japon kültüründeki güneş imgeleminin bilinçle veya bilinçsiz etkisinde kaldığını savunurlar.

Bu arada beyaz daire üzerinde kırmızı haçın haçlı seferlerinin de sembolü olduğunu hatırlamakta fayda var. Kezâ aynı sembolde haçın gamalı olması durumunda, ortaya “nasyonal sosyalistlerin” simgesinin çıktığı da ortada.

Bugün ”Avrupa’nın barışta ve özgürlükte birliğinin yorulmayan öncü savaşçısı” sayılan Coudenhove-Kalergi, 1 Mayıs 1924’te “Avrupa Manifestosunu” deklare etmişti. Manifestodan naklen, güneş “aydınlanmayı” ve kırmızı haç "uluslararası insanlığı” sembolize ediyor.

Avrupa’nın bütünleşmesi fikrinden çıkan bu simgenin tasarımcısı gibi Avusturyalı olan Otto Habsburg ve Karl Habsburgda aynı amblemi alıp, üzerinde İsa’nın kırmızı haçı olan sarı Apollo güneşinin çevresine “Hz. Meryem’in on iki yıldızdan oluşan tacını” ekledi ve fonunun rengini açık maviden lâciverte çevirdi.

Avrupa Konseyi’nde sosyalistlerin Avrupa bayrağındaki amblemde haç olmamasında ısrar ettiğini düşününce, galiba sadece ortadaki motifi çıkarmak yeterli olmuş.

Gerçi dileyen hâlen on iki yıldızın, on iki üyeden, on iki burçtan ve on iki aydan kaynaklandığına, daire formunun bütünlük ve birlik anlamına geldiğine ve on iki sayısının tekamül etme manası taşıdığına inanabilir. Çünkü AB yetkililerinin bu yönde çok sayıda açıklaması oldu.

Ama bayrağın 8 Aralık’ta –ki bu Hz. Meryem ile ilgili önemli bir gündür- kabûl edilmesi ve “Hz. Meryem’in Avrupa’yı koruması”, hatta “Avrupa’nın Hz. Meryem ile özdeşleşmesi” gibi çeşitli fikirlerin varlığı, bunu inandırıcılıktan uzaklaştırıyor.

Bu arada kerameti kendinden menkul “Müslümanlar'a Cevaplar” (antwortenanmuslime.com) adlı sitede, “AB Bayrağındaki 12 yıldız ne sembolize etmektedir.” sorusunun altında şu ifâdeler yer alıyor;

“ABD bayrağının aksine AB bayrağındaki yıldızlar üye ülkeleri anlatmaz. Onlar mistik açından tekâmül manasına gelir. Avrupa İçin Anayasa Sözleşmesi’nin 4. Bölümünde on iki yıldız, İsrail’in on iki kabilesi, on iki havari, on iki ay, saatteki on iki saat ile irtibatlandırılır.

... Taçtaki on iki yıldız, Avrupa halklarını sembolize eder ve onların Yahudi-Hıristiyan geleneğinden geldiğini gösterir. İsrail’in on iki kabilesi vardı, İsa’yı on iki havari takip etti, Kudüs’ün on iki kapısı vardı.

... On iki yıldızın taç şeklinde dizilmesi Mesih'in doğumunu, Tanrının halkını ve tarihin yeni başlangıcını anlatır. Bayrak kutsiyetin ve seçilmişliğin vaadini belirtir.”

Avrupa İçin Anayasa Sözleşmesi (Avrupa Konvansiyonu’nun Valery Giscard d’Estaing’in önderliğindeki çalışmaları ile hazırlandı. Yaz 2003’te tamamlandı. Yaz 2004’e kadar üzerinde çalışıldı. 29 Ekim 2004’te Roma’da törenle imzalandı ve hâlen üye ülkelerin onayını bekliyor) aslında bu derecede doğrudan irtibatlandırmıyor. Ama “kültürel, dinî ve insanî mirasından esinlenerek” diyor ve ekliyor “Birlik, kiliseler ile birlikte üye ülkelerdeki dinî kurumlar ya da toplulukların ulusal hukuk altındaki statülerine saygı duyar ve önyargı göstermez”.

Yani “sivil görünmeyen” ve Kilisenin sesi konumundaki “Müslümana Cevaplar” doğru söylüyor.Enteresan değil, ama bilmekte fayda var; Alman Katolik Kilisesi de aynısını yineliyor.

AB neden hâlâ bayrağını aylarla burçlarla izah ediyor ve bayrak hakkındaki yorumlara cevâp vermiyor?

AB gerçekten de “Hristiyan Kulübü” olarak gizli Haçlı tarikatlarının bir ürünü mü?

Acaba on iki yıldız ile “tekamül” ettiğini, tamama erdiğini söyleyen AB Türkiye’yi almaya niyetli mi diye sormuyoruz bile!Aileye ait olmayan birinin ısrarla Aileye girmek istemesi kadar abes birşey olabilir mi?

Bir dönemin Avrupa Parlamentosu Başkanı Pat Cox,Kendisi inanmamakla birlikte TBMM'de yaptığı konuşmada, AB’nin Hıristiyan Kulübü olmadığını ve Türkiye’yi alacağını söyledi. Aynı ziyaret sırasında bir gazetecinin bayrak ile ilgili sorusuna işe şu cevabı verdi;

"Yıldız sayısı artacak mı? Hayır, 12 rakamını koruyacağız. Bugün bile AB üyesi devlet sayısı 15. Semboller önemlidir. Mavi fon kuzey gökyüzünü ifade ediyor.Yıldız sizin literatürünüzde ve İrlanda literatüründe yıldızlar hayal kurmayı ifade eder, daire uyumu ve birliği simgeler. 12 sayısı günün saatini ve yılın aylarını sembolize eder. Dolayısıyla birlik içinde sürekli olarak ileriye doğru hareket. Tıpkı Türkiye'nin dönen dervişleri gibi. Sürekli olarak doğruyu aramanın peşinde. Yıldızlar birbirine değmiyor. Bağımsız. Dolayısıyla bu dairemiz açık. Bizim değerlerimizi gerçekten benimseyenlere açık. Bayrağımızın sembolü bu. 50 yıl önce Strazburg da bu bayrak kabul edilmişti." dedi.

Cox, o zaman bu dairenin tam ortasına haç işareti konulması konusunda görüşler olduğunu ifade etti ve "AB Konseyi buna 'hayır' dedi. Herhangi bir bölücülük olamaz. Bu da size açık seçik mesajdır." dedi.

Denebilir ki, Türk Bayrağında da ayyıldız var. Hatta hilâl İslâm’da büyük öneme sahip. AB’nin bayrağında da onlar açısından önemli değerlerin simgeleri olamaz mı?

Elbette olabilir. Olduğu da görülüyor. Ama arada iki fark var. Birincisi Türkiye bayrağındaki simge ne ise, ne olduğunu da bütün çıplaklığı ile söylüyor. İkincisi AB bir ülke değil, “uluslarüstü sistematik” olduğu ve evrensel değerlerin himayesi gibi iddiaları olduğu için, etik bir tutum değil.

Türkiye’nin üyeliği ile ne olur bilinmez. Belki on iki yıldızlı taç aynı kalır, belki bir yıldız daha eklerler, belki de bir hilâl. Belli olmaz. Güne bağlı.

Ama her durumda 25 üyenin on iki yıldız olduğu yerde, gerçekten Türkiye “tek yıldız”.

Nötr devlet

Soile Lautsi, önceki hafta bu yolda bir zafere imza attı.

Lautsi, Finlandiya kökenli bir İtalyan yurttaşı...

Abano Terme’de yaşıyor. Çocukları Dataico(11) ve Sami’nin(13) sınıfında çarmıha gerilmiş İsa figürleri var.

Bayan Lautsi bunun, çocuklarına vermeye çalıştığı laiklik bilinciyle çeliştiğini savunuyor. Okul yönetimini uyarıyor. Okul aldırmayınca mahkemeye gidiyor. Oradan da sonuç alamayınca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruyor.

İşte o başvuru bu ay başında sonuçlandı.

AİHM, demokratik, çoğulcu toplumda devletin bir inanç sergilemesine itiraz etti.

“Kamu eğitimi, dinler karşısında nötr olmalı” dedi.

Sınıflardaki İsa figürlerinin, azınlık dinlere mensup olanları ya da tanrıtanımazları rahatsız edebileceğine, bu nedenle indirilmesi gerektiğine hükmetti.

 

Bayrağı da mı değiştireceğiz?

Bu karar üzerine İtalya’da laiklik tartışması alevlendi.

Eğitim Bakanı “Bu bizim geleneğimizin simgesi” dedi.

Tarım Bakanı “Hıristiyanlık olmazsa Avrupa da olmaz” diye itiraz etti.

Başbakan Berlusconi ise Avrupa’nın Yahudi ve Hıristiyan köklerden geldiğinin Avrupa Anayasası’na dahil edilmesi için İtalya’nın büyük mücadele verdiğini hatırlattı.

“Bu karar genişletilirse Avrupa’da bayrağında haç taşıyan 8 ülke ne yapacak? Farklı dinden bazı yabancılar vatandaşlık aldığı için bayraklarını mı değiştirecekler” dedi.

Bu “gerçeklere saygısız” kararı uygulamayacaklarını söyledi.

 

Samimiyet sınavı

AİHM kararlarını uygulamamanın devletler için bedeli ağır... Ama daha ağırı, Avrupa’nın bir “Hıristiyan kulübü” olduğu yönündeki eleştirilerin bu tavırla adeta tescillenmesi...

Dataico ve Sami’nin sınıfındaki o dini figürler, şimdi “çoğulcu Avrupa” idealinin samimiyet sınavına dönüşecekler.

 

Ya haç ya okul

Bu noktada bir hatırlatma yapayım:

85 yıl önce, 1924 Ocak’ında Türkiye’deki yabancı okullara bir tamim gönderilmiş ve “Sınıflardaki dini sembolleri kaldırın” denmişti.

Notre Dame de Sion okulunun belgeselini hazırlarken Saadet Özen’le “cemiyet”in Roma’daki arşivine girmiş ve bu kararın nasıl yankılandığını incelemiştik.

Papa XI. Pius karara çok sinirlenmiş ve şöyle demişti:

“Haçı kaldırmaktansa okulu kapatın.”

Öyle yaptılar. Okul kapandı. 12 bin 500 çocuk ortada kaldı. Araya arabulucular girdi, ancak Ankara kararından vazgeçmedi.

Bunun üzerine Papalık geri adım attı; okul duvarlarından haçlar indirildi ve 7 ay sonra Notre Dame de Sion yeniden açıldı.

Cübbesiz Avrupa

Türkiye’nin 85 yıl önce yaptığını bugün İtalya yapabilecek mi; göreceğiz.

Bu, aynı zamanda Avrupa’nın Hıristiyanlık cübbesinden soyunmaya ne kadar hazır olduğunu da gösterecek bize...