BAŞÖRTÜSÜ NASIL TÜRBAN OLDU?

ABD DEVLET Bakanlarından Teodor Rosvelt; -Dünya nın Amerikalaşması bizim hedefimizdir..-

Bu sözün gizli anlamı ise; dünyada hakim olacak bütün güçlerin ABD yanlısı olması, ABD nin çıkarları için ne gerekiyorsa yapmalıdır.. Daha da özü evanjalizmin uzantısı olmalıdır…

Bu hedefe varmak için bütün dünyada evanjelistlerin faaliyete geçmesi, yönetimlerde güçlü olması ve fikirlerin yayılması gerekir. Bu düşünce ve amaç için 100 yıldan beri ABD plan yapmaktadır. Bu planları da kademe kademe uygulamaya koymuştur.

Bu planların Ortadoğu Projesinin adı ise BOP Projesidir. BOP projesinin bir de TÜRKİYE ayağı da vardır.

Türkiye için hazırlanan plan ise Osmanlı İmparatorluğu nun son dönemleri uygulamaya konmuştur.Ama ne var ki yedi düvelin birleşip önümüze koydukları planlar 23 Nisan 1920 den itibaren başarıya ulaşamamıştır.  30 Ağustos 1922 den itibaren düşmanla birlikte bu planları denize dökmüştür. Ancak görüyoruz ki 85 yıllık Cumhuriyet tarihimizde batının bu planları zaman zaman yeni metotları ile hayatımıza yeniden girdi. Yani bağımsız bir Devlet iken Atlantik ötesine bağlandık.

1948 Marshal planı ile ilk adım atılmıştır. Bunu 1952 de Nato ya girişimiz takip etmiştir.

TÜRKİYE  Nato ya girerken ABD bir şart koymuştur. TÜRKİYE CUMHURİYETİ –ORTADOĞU BİRLEŞİK MÜSLÜMAN DEVLETLER FEDERASYONU- KURMALIDIR. Bu Bölgesel görev Nato adına TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ Nİ VERİLMİŞTİR. ABR nin bu projeleri ise İslam ı kullanarak gerçekleştirilecektir. Nato aslında ABD menfaati için kurulmuştur. Nato ya ABD—CİA—ve PENTAGON idare etmektedir.Üye ülkeler de, CIA ve İngiliz İstihbarat örgütlerinin faaliyetlerini idare eder. Bu faaliyetlerin esası ise Milli duygular ve kutsal kavramları tahrip etmektir.

İşte bu projenin gerçekleşmesi için adım adım Cumhuriyetin kazanımlarının yok edilmesi gerekmektedir.

Bunun için önce din  kapısından girildi ve çok önemli iki hamle yapıldı. İkisi de Türbanla ilgilidir.

1957 de Saidi Nursi ye o günkü hükümet üyeleri tarafından temsilci gönderildi. Ve aktif olması istendi. Aynı yıl cami açılışlarına Saidi Nursi çağrıldı. Saidi Nursi nin yanında çalışanlardan bir genç evde kız kardeşine baskı yapmaya başlar. Gayet modern olan o genç kız Şule Yüksel Şenler dir. Şule Yüksel Şenler baş örtmeyi baştan istemez. Ancak Müslüman bir gençle evlenen ve Müslüman olan Alman kadınla tanışana kadar moderndir. 1966 yılında Alman kadın ve eşi Şule Yüksel Şenler in evinde misafir kalırlar. Şule nin abisi onları eve getirmiştir. Bu Alman kadının esas ismi Rod RAUTH ALKONAVİ SHCER dir. Bu kadın sıkı sıkı başını bağlamaktadır. Şule Yüksel ona özenerek kendide başlama modelleri geliştirir. Artık Şule ile Alman kadın birlikte herkese örtünmeyi yaymaya çalışırlar. 1966 da bu faaliyetler sırasında yönetimde Demirel iktidarı vardır. Ve Saidi Nursi Demirel i desteklemektedir. Ve taraftar toplamaktadır. Böylece Atatürk tarafından kapatılar tarikatlar yeniden harekete geçmiş olur. Bu faaliyetlerin parçası olarak Şule Yüksel ile Alman kadın (Başörtüsü Misyoneri) il ili ilçe ilçe gezerek propaganda yaparlar. Yine aynı yıl ( 1966 da ) Vakko rekramında Şule Yüksel in ve Alman kadının bağladığı biçimini kullanıyor . Ve o yılı eşarp yılı ilan ediyor.

Vitali Hakko – Hayatım Vakko- kitabında şapkadan başörtüsüne geçme zamanıdır artık.

( Eşarp-Türban ) kullanılmalıdır- diye yazıyor.

Bu Alman örtü misyoneri kadın, sonra sahneden çekiliyor. Adeta kayboluyor. Yani Almanya ya dönüyor. Halen de Almanya'nın küçük bir köyünde yaşadığı söyleniyor. Bu birinci Türban hamlesidir. Bu hamle içeriden de destek görmüştür.

Hamle ise 1999 da ABD tarafından Merve Kavakçı ya yaptırılmıştır. Merve Kavakçı ABD Vatandaşıdır. Devamlı ABD de konferans veriyor. İngiltere de Lordlar Kamarasında konuşuyor. Bütün faaliyetlerinde etrafında CİA temsilcileri var. ABD ve AB ülkelerinin üst düzeyleri ile irtibatlı ve oralarda her konuşmasında Türbanı anlatıyor. Özellikle Saros destekli Vakıflarla irtibatlıdır. Onların organize etiği faaliyetlere katılır.

Merve Kavakçı TBMM den atıldığı zaman başındaki eşarp İngiltere de bir müzede cam fanus içinde sergilenmektedir. Destekçileri Hıristiyanlar, Museviler, Katoliklerdir. Bundan da anlaşılıyor ki batının yani Küresel güçlerin İslam Federasyonu diye dayattıkları proje TÜRKİYE CUMHURİYETİ NİN İSLAM FEDERASYONU na dönüşmesi projesidir. Zaten İktidar Partisi de programını açıklarken –Bizim Programımız bir değişim ve dönüşüm projesidir. ( Programıdır) – demişti.

Bu faaliyetler yürürken 1980 den sonra da köşe dönme, bırakın yapsınlar gibi liberal akımlarla bağımsızlığımız ekonomik bağımlılık kanalı ile zedelenmeye başlamıştır.

Şu anda TBMM kuruluş aşamasındaki gibi çalışamaz olmuştur. Dışarıdan yasa taslakları geliyor. Onlara el kaldıran, indiren bir görüntü oluşmuştur.

Bugün küresel dayatmacılar bir yandan ekonomik yönden baskı yaparken bir yandan da siyasi baskıları dinimizi kullanarak yapmaktadır. Bunun adına İslamı İslamla vurma siyaseti denir. Batının gözünde BOP tur…Kullandıkları araç ise İslamdır. Hedef de ILIMLI İSLAM adı ile bölücüleri İslamlaştırmaktır.

Yani insanları Allah ile aldatmaktadır. Bu ILIMLI İSLAMCILAR bir doğru dinden korkarlar. Onun için yanlışları doğru gibi yayarlar. Bir de dinin bütününden rahatsız olurlar. Yani dinden uzaktırlar. Bugün dinin gerçeklerinden rahatsız olanlarla, dinden tamamen uzak olanlar birlikte BOP için faaliyetteler. Bundan Bunlar Ankara nın şerinden Bürüksel in şefaatına sığınanlardır. 1923 de Büyük Atatürk ün Konya da söylediği gibi –HAK OLAN KUR-AN HAKSIZLIĞA VASITA YAPIMDI-.

Şu bir gerçektir; Emperyalizm Takkeli ve Sarıklı din adamını yanına almadan Ortadoğu da özellikle TÜRKİYE DE Muaffak olamaz. TÜRBANI dayatırlarken ayetleri kaldırıyorlar. Bütün insanlarımız tehlikeyi görmeli ve kavramalıdır.

Sütheyla Kebabcıoğlu Aksay

Eğitimci-Yazar

 

KAYNAKLAR

1-Prof Dr Yaşar Nuri Öztürk : Siyasallaşan İslam

2-Cengiz Özakıncı : İblisin Kabesi