BATI AVRUPA TÜRKLERİ

 

Türk vatandaşlarının Batı Avrupa ülkelerine yerleşmeleri 1961 yılından itibaren başladı. ikinci Dünya Savaşı sonunda Batı Avrupa ülkeleri kalkınma hamlelerini gerçekleştirmek için işgücüne ihtiyaç duydular. Bu ihtiyacı karşılamak üzere Batı Avrupa ülkelerine yönelen Türk işgücü, Türkiye’nin 1961-1965 yılları arasında Avrupa’ya işçi ithal eden ülkelerle istihdam ve göç anlaşmaları imzalamasıyla hız kazandı. 1970li yılların başlarından itibaren bu kişiler, aile birleşimi yoluyla Türkiye’deki eş ve çocuklarını Avrupa’ya getirmeye başladılar. Bu süreç 1980 yılı başına kadar yoğun olarak devam etti.

ilk zamanlar Avrupa’da çalışmak ve tasarruf yapıp ülkelerine geri dönmek amacında olan Türk işçileri misafirlikten göçmenliğe geçtiler. Bu durumu fark eden Avrupa ülkeleri sayıları gittikçe artan Türkleri geri göndermek için teşvik primleri uygulamaya başladılar. Bunun sonucunda kısmi olarak mesafe alınsa da Türklerin Batı Avrupa ülkelerinde kalmaları devam etti. Hatta, orada doğanlar başta olmak üzere çok sayıda vatandaşımız bulundukları ülkelerin vatandaşlığına geçerek çift pasaport ve çifte vatandaşlık sahibi oldular. Avrupa ülkelerindeki ikinci ve özellikle üçüncü Türk kuşağı sadece işçi olarak kalmayıp çeşitli yatırımlara giriştiler ve bir çoğu işçilikten işverenliğe yükseldiler. Bunun yanında çeşitli branşlarda başarı sağlayarak adlarını duyuran Türk ve Türk asıllı vatandaşlar da ortaya çıktı.

Halen Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan; sadece işçi olarak değil. başka branşlarda da faaliyet ve başarı gösteren vatandaşlarımız ile denilebilir ki, Batı Avrupa Türkleri ya da Avrupalı Türkler olarak yeni bir toplum ortaya çıktı. Bu yeni Türk grubunun değerlendirilmesi, ülkelere göre şöylece özetlenebilir:

ALMANYA

Sayıları 2 milyonu aşan Almanya’daki vatandaşlarımız iki Almanya’nın birleşmesinden sonra ortaya çıkan işsizlikten büyük ölçüde etkilenmişlerdir. İşsizlik probleminin yanı sıra Alman hükümetinin vatandaşlarımızı Türkiye’ye geri gönderme politikalarının ortaya çıkardığı karmaşık sıkıntılar da giderek artmaktadır. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Almanya’da yaşayan Türk vatandaşları kalıcı olduklarının bilincine vararak yerleşik toplum haline gelmeye başlamışlardır. Bu cümleden olarak Türk vatandaşları kendi işyerlerini kendileri kurmaya başlamışlar, hatta işveren konumuna yükselmişlerdir. Almanya’da bu tür işyerleri açan girişimci sayısı 44 bine Hollanda’da ise 6 bine ulaşmıştır. Bu sayı her yıl giderek artmaktadır. 2030 Yılında Türk girişimci sayısının 90 bini aşacağı tahmin edilmektedir.

Almanya’daki Türklere Ait Bilgiler:

Almanya’daki Türk nüfusu 2.049.100 kişi

Ortalama hane büyüklüğü 3.9 kişi

Ortalama hane sayısı 525.410

Ortalama hane halkı geliri 3.980 DM. (aylık)

Ortalama toplam yıllık gelir 25.094 Milyar DM.

Tasarrufların gelir içindeki payı %12.2

Ortalama tasarruf miktarı 3.011 Milyar DM.

Türkiye’ye havale edilen döviz 2.45 Milyar DM.

Konut sahibi Türklerin sayısı 54.000 kişi ;

Türklere ait işyeri sayısı 42.000

Yıllık ciroları 36.000 Milyar DM.

Yatırımları 8,9 Milyar DM.

Sağladıkları istihdam 186.000 kişi

Görüldüğü gibi işyerleri daha çok esnaflık ve işletmeciliğe dayanmaktadır. Fakat bankacılık, bilgisayar firması, muhasebe bürosu, inşaat şirketi, avukatlık gibi daha ihtisaslaşmış alanlarda iş sahibi olan vatandaşlarımızın sayısı giderek artmaktadır.

HOLLANDA

Sayıları 300 bine yaklaşan Hollanda’daki vatandaşlarımızın iş, çalışma ve .sosyal durumları ve problemleri Almanya’daki vatandaşlarımızla benzerlik göstermektedir. Eğitim, vatandaşlık ve azınlık hakları gibi konularda Hollanda’daki vatandaşlarımızın Almanya’daki vatandaşlarımıza göre daha avantajlı olduğu söylenebilir. Hollanda’da dini azınlıklara (etnik değil) kendi okullarını açma konusunda resmi onay yanında maddi destek verildiği gibi, vatandaşlık, emeklilik ve diğer sosyal haklar konusunda da diğer Batı Avrupa ülkelerinden farklı himayeler sağlanmaktadır. Buna rağmen Hollanda’daki vatandaşlarımızın da işsizlik başta olmak üzere giderek artan problemleri bulunmaktadır. Hollanda’da Türk vatandaşlarının yaptıkları yatırımlar çoğunlukla Türkiye’de gerçekleşmeyen yatırımların Avrupa’da gerçekleştirilmesine yöneliktir. Aşağıdaki tabloda Hollanda- Türk işyerlerinin yaklaşık dökümü gösterilmiştir.

Tekstil ve deri giyim 68

Gıda maddesi toptancıları 198

Seyahat acentaları 113

Kasaplar 130

Kahvehaneler 232

Konfeksiyon atölyeleri 114

DİĞER ÜLKELER

Ülkeler arasında sayı farklılıkları bulunsa da, Batı Avrupa ülkelerinde bulunan vatandaşlarımızın şartları birbirine çok benzemektedir. Genel anlamda vatandaşlarımızın toplu amacı, bulundukları ülkenin vatandaşı olmak ve orada kalmaktır. Bunun ülkemizi ilgilendiren en önemli yönü özellikle orada doğan, okuyan ve yetişenlerin milli kimliklerinin muhafazasıdır. Almanya’dan İsveç ve Danimarka’ya kadar Türk vatandaşlarının bulundukları ülke yönetimlerinin amacı, göçmen ya da azınlık halinde yaşayan yabancıların yerli kültür içerisinde eritilmeleridir. Türk vatandaşları da aynı hedef kitleyi oluşturmaktadırlar. Vatandaşlarımızın bulundukları ülkeye bir yandan uyum sağlarken diğer yandan kimliklerini muhafaza etmeleri T.C. Devletinin resmi ve milli politikası olmalıdır.

Türklüklerini ve Türkiye’ye bağlılıklarını koruyarak Batı Avrupa ülkelerinde kalıcı olarak yerleşen vatandaşlarımız, gerek bulundukları ülke ve batı toplumu, gerek Avrupa Topluluğu (AB) ile ülkemiz arasında kültür köprüleri ve elçileri oluşturmaktadırlar.

Avrupa Türkleri

Federal Almanya ve Diğer Avrupa Birliği Ülkelerinde Çalışan Türklerin Ekonomik Gücü

Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan Türkler gerek nicelik gerek nitelik olarak önemli, dikkate alınması gereken bir büyüklüğe ulaştılar. 1997 yılı rakamlarına göre 3 milyon 300 bin Türk vatandaşı birlik sınırları içinde yaşıyor. Belirli bir düşüş göstermesine rağmen Avrupa ülkeleri ortalamasının üstünde olan doğum oranı, aile birleşimi, bu kapsamda Türkiye’den evlilikler vb. Nedenlerle artmaya devam eden ve edecek olan Türk nüfus, genç bir nüfus olarak da dikkati çekiyor. Önümüzdeki yıllarda bulundukları ülkelerin vatandaşlıklarını tercih eden Türklerin sayılarının artacağından yola çıkılırsa, Türk vatandaşlarının sayısının istatistiklerde azalacağı ya da yerinde sayacağı söylenebilir; ancak bu, Türk kökenli Birlik ülkeleri yurttaşları ve Türk yurttaşlarının sosyal, ekonomik ve politik bir olgu olarak değerlendirilmesi gerekliliğini ortadan kaldırmayacaktır.

Birlik ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşları, kuşkusuz bulundukları ülkelerin göç olgusuna yaklaşım farklılıkları nedeniyle farklı koşullarda ve farklı sorunlarla karşılaştılar. Her şeye rağmen, 400 yılı aşkın göç süreci sonunda bulundukları ülkelerin ekonomik, sosyal ve politik yaşamında dikkate değer bir yer edindiler. Bulundukları ülkelerle kalıcılaştıkları artık somut, gözle görülür bir hale gelen Türkler, zaman içinde işçilerden oluşan bir göçmen topluluğu olmaktan da çıktılar. Sosyal yapılarındaki değişim, ekonomiye katkılarının yalnızca işçi olarak değil, aynı zamanda irili ufaklı işadamı, memur vb. Kategorilerle bir zenginleşme eğilimi gösterdi. Birinci kuşaktan Türkler emekli olurken, üniversite öğrencilerinin ve bununla da bağlı olarak farklı toplumsal alanlarda hizmet gören Türklerin sayıları arttı.

Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan Türklerin bulundukları ülkelere uyumları konusunda belirli zorluklarla karşılaştıkları bilinen bir gerçektir. Bu zorlukta göç alan AB ülkelerinin göçün geleceği ve göçmenlerin uyumu konusunda sağlam, tutarlı konseptler geliştirmemiş olmalarının payı da büyüktür. Bir anlamda Türkler bulundukları ülkelerde uyum konusunda kendileri aktif çaba harcamak durumunda kalmışlar ve bu çabalarında da genellikle karşılarında çok farklı yaklaşımlar bulmuşlar, tutarlı devlet politikaları ile ise karşılaşmamışlardır. Birlik ülkeleri içinde en fazla Türkün yaşadığı Almanya örneği dikkate alınırsa, bu ülkede Türkler uzun zaman ve (bazı politik odaklara bakılırsa halen) misafir olarak görülmekte, ama bu, somut durumu yansıtmamaktadır. Son zamanlarda Avrupa Birliğinde göç ve göçmenler konusunda sayısı artan çalışmalar, Almanya ve bazı ülkelerde, inişli çıkışlı da olsa, konuyu daha kapsamlı ele alma girişimleri, sevindirici olmakla birlikte ne yazık ki, yeterli olmaktan uzaktır. Federal Almanya ve diğer Avrupa Birliği ülkelerindeki göç hareketleri konusunda, kurulduğu günden bu yana bilimsel çalışmalar yapan Türkiye Araştırmalar Merkezi, Avrupa Türkleri adlı çalışmada Avrupa Birliği ülkelerindeki Türklerin bulundukları ülkelere ekonomik katkılarını araştırmaktadır.

Avrupa Birliği ülkelerindeki Türklerin bulundukları ülkelerde yarattıkları değer, ülkelerin gayri safi milli hasılalarına yaptıkları katkı üzerine şimdiye kadar kapsamlı bir çalışma yapılmamıştır. Türkiye Araştırmalar Merkezi bu oldukça güç iş için iki yıla yakın bir zamandır çaba harcamaktadır. Gerek Avrupa Birliği ülkeleri istatistik kurumlarının çalışma yöntemlerinin farklılıkları, gerek Avrupa Birliği istatistik kurumunda bu konuda çok yeni verilere ulaşmanın güçlüğü, çoğu zaman mümkün olmaması, çalışmayı zorlaştırmıştır. Bununla birlikte, eldeki verilerle yapılan ve titiz bir çalışmayla ulaşılan sonuçlar, Avrupa Birliği ülkelerindeki Türklerin ekonomik katkıları konusunda sağlam bir fikir vermektedir.

Avrupa Birliği ülkeleri içinde en fazla göç alan ve göçmenler içinde Türklerin 2 milyonu aşkın nüfusla en başta geldiği ülke, Almanya’dır. Bu nedenle Avrupa Türkleri adlı çalışmada Almanya özel bir yer tutmaktadır.

Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan Türklerin bulundukları ülkelerdeki sosyal, ekonomik ve politik durumları kuşkusuz Türk araştırmacıları, bilim adamları, Türk politikacıları açısından da önem taşımaktadır. Avrupa Türkleri, sosyal, ekonomik ve politik etkileriyle Avrupa Birliğe içinde niceliksel bakımdan bazı Avrupa Birliği ülkeleri kadar yer tutmaktadırlar. Avrupa Birliği ile inişli çıkışlı bir ilişki süreci yaşayan ve gelecekte Avrupa Birliği üyesi olma çabası içindeki Türkiye açısından, Avrupalı Türkler, varlıkları ve güçleriyle dikkate değer öncü bir güç konumundadırlar.

KÖKTÜRKLER

21.11.2007