MUSTAFA KEMAL ATATÜRK DOSYASI-1

Serhaturko

Köktürkler Platformu-Antalya

ATATÜRK HAKKINDA SÖYLENEN SÖZLER

A.B.D.

Atatürk bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihi başarılarını, Türk halkına ilham veren liderliğini, modern dünyanın ileri görüşlü anlayışını ve bir askeri lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır. Çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan özgür Türkiye nin doğması, yeni Türkiye nin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan etmesi ve o zamandan beri koruması, Atatürk ün Türk halkının işidir. Şüphesiz ki, Türkiye de giriştiği derin ve geniş inkilaplar kadar bir kitlenin kendisine olan güvenini daha başarı ile gösteren bir örnek yoktur.

John F. KENNEDY (A.B.D. Başkanı, 10 Kasım 1963)

Benim üzüntüm, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkan kalmamış olmasıdır.

Franklin D.ROOSEVELT(A.B.D. Başkanı,10 Kasim 1963)

Asker-devlet adamı, çağımızın en büyük liderlerinden biri idi. Kendisi, Türkiye nin, dünyanın en ileri memleketleri arasında hak ettiği yeri almasını sağlamıştır. Keza O, Türklere, bir milletin büyüklüğünün temel taşını teşkil eden, kendine güvenme ve dayanma duygusunu vermiştir.

General Mc ARTHUR

Sovyet Rusya Hariciye Nazırı Litvinof ile görüşürken kendisine onun fikrince bütün Avrupa nın en kıymetli ve en ziyade dikkate değer devlet adamının kim olduğunu sordum. Bana Avrupa nın en kıymetli devlet adamının Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal olduğunu söyledi.

Franklin D. ROOSEVELT A.B.D. Başkanı, 1928

Dünya sahnesinden tarihin en dikkatli, çekici adamlarından biri geçti.

Chicago Tribune

Savaş sonrası döneminin en yetenekli liderlerinden biri.

New York Times

İnsanı teslim alıcı fevkalade önderlik kuvveti vardır. O, tetiktir, hazır cevaptır, dikkati çekecek kadar zekidir.

Gladys Baker(Gazeteci)

Almanya

O kişisel kazanç ve ün peşinde koşan basit bir diktatör değil, gelecek kuşaklar için sağlam temeller atmaya uğraşan bir kahramandı.

Prof. Walter L. WRIHT Jr.

Atatürk Türkiye yi tek düşman kalmaksızın bırakmıştır. Bu zamanımızın hiçbir devlet şefinin başaramadığıdır.

Alman Volkischer Beobachter Gazetesi

Almanya, ATATÜRK ün eserine ve mücadelesine hayrandır. Onda, tarihi eseri, özgürlüğü seven bütün milletler için bir sembol olarak kalacak kudretli bir kişilik görmektedir.

Berlin, Alman Ajansı

Istırap çeken dünyada barış ve esenliği yeniden kurmak ve insanlığın yalnız maddi değil, manevi gelişmesini sağlamak isteyenler Atatürk ün iman verici ve yön göstericiliğinden örnek ve kuvvet alsınlar.

Profesör Herbert MELZIG(Tarihçi)

Kendisinin tarihi büyüklüğü, eseri olan yeni Türkiye ye bakılarak bu günden ölçülebilir. Çelik gibi azim ve gayreti, uzağı gören akıl ve hikmetle birleşmiş olan bu gerçek halk önderi ve devlet adamı; Anadolu dağlarının en uzak ve ıssız köşesindeki köylere bile başka bir ruh aşılamıştır.

Illustrierte Dergisi

O, kendi milleti ve beşeriyet alemi için beslediği muhabbetle, bir dahinin neler yarattığına dair, cihana fevkalade heyecanlı bir sahne seyrettirmektedir.

Herbert MELZIG

Fransa

İnsanlığın bütün belirtileri Onda kendini hemen gösteriyor.

Noelle Gazetesi

Eski Osmanlı İmparatorluğu bir hayal gibi ortadan silinirken, milli bir Türk Devletinin kuruluşu, bu çağın en şaşırtıcı başarılarından birisidir. Mustafa Kemal, yüce bir eser ortaya koymuştur. Atatürk ün parlak başarısı bütün sömürgeler için bir örnek olmuştur.

Maurice BAUMANT(Profesör)

Çok büyük bir adamdı...bir siyasi dahiydi.

Excelsior Gazetesi

Dünyanın, çağdaş, en büyük kişilerinden biri.

Le Jour-Echo de Paris

Atatürk ün yurt kurtarıcı olduğunu, milletlerin en vefalısı olan Türkler asla unutmayacaklardır.

Noell Roger Gazetesi

Karşımdaki bu büyük adamda, keşfettiğim bu büyük meçhulde maharet ve karakter o kadar iyi işlenmişti ki, sözlerinde hiçbir şüphe aranamazdı.

Claude Farrer (Yazar)

Bu günün Türkleri, yüzyıllar önce Avrupa yı titreten canlı millet durumuna erişmiştir. Ve bu aksam O büyük ulunun başında bekleyen Türkiye, güçlü ve dipdiri Türkiye dir.

Pierre Dominique(Gazeteci)

Asırları asan adam !..

Fransa, Paris Basını

Akıllı ve barışçı yöntemlerle gerçekleştirdiği eseri halkların tarihinde izlerini bırakacaktır.

Albert LEBRUN, Fransız Cumhurbaşkanı

Mevcut rütbelerin hepsini kaldırdığı bir memlekette, bu adam, bütün rütbeleri, kazanmıştır. O memlekete, bulabilecek en şerefli isim Ona verilmiştir.

Mercel Sauvage(Gazeteci)

Bu, insanlığa denenmiş bir felsefe örneği olarak sunulabilir. Atatürk yüz yıllara sığabilecek işleri on yılda tamamladı.

Gerrad Tongas(Yazar)

Atatürk öldü. Barış kubbesinin Doğu sütunu yıkıldı. Artık evrende barışı kimse garanti edemez. Nitekim Avrupalı devlet adamları; O nun 1930da yaptığı uyarı ve tavsiyeleri dinlememiş ve dünyayı 1939 yılında ikinci büyük savaş felaketinin içine sürüklemişlerdir.

SANERWIN Gazetesi

Atatürk, bir milleti, birkaç yılda asrileştirmek mucizesini göstermiştir.

Paris-Le Temps Yeni Türk Devleti ile Ankara Antlaşması nın imzalanması nedeniyle; Bizi arkadan vurdu, dağ başındaki haydutlarla, Mustafa Kemallerle anlaştı diyenlere Fransız Başbakanının Mecliste verdiği cevap:

Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğiniz kahraman Mustafa Kemal ve O nun tüm askerleri burada olsalardı teker teker hepsinin heykellerini dikerdik. Böylesine kahraman bir antlaşma imzalamaktan gurur duyuyorum. (1921)

Fransız Başbakanı BRIAND

Sırasıyla ihtilalci ve asi, sonradan muzaffer bir kumandan olan Türklerin babası Yeni Türkiye yi yarattı, sultanları kovdu, kadınlara hürriyet verdi fesi kaldırdı, ülkesinde radikal bir inkilap yaptı.

Paris-Soir den

Denilebilir ki onsuz, İslam alemi yolunu bulabilmek için elli yıl daha bekleyecekti.

Berthe Georges-Gaulis

O, yüce bir dağa benzer. Eteğinde yaşayanlar bu yüceliği fark edemezler. Bu dağın azametini kavrayabilmek için, Ona çok uzaklardan bakmak gerekir.

Claude FARRER / Fransız Edibi

Türkiye tarihi, bugün her zamandan çok Batı ve Avrupa tarihinden ayrılmaz bir haldedir. Ve Atatürk ün bu yöndeki gayretleri sonuçsuz kalmamıştır.

Memleketlerimiz arasındaki yüzyılları aşan dostluk, bu gelişmenin temel öğelerinden biridir.

Charles De GAULLE

Kemal Atatürk ün karakterinin bir cephesini göstermek itibariyle bir noktayı hatırlatmak isterim. Bize savaşlarından birini anlatıyordu. Birdenbire durdu: Görüyorsunuz ya, dedi: birçok zaferler kazandım. Fakat bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir keder duyuyorum. Cesaret ve zekasından başka yüreği bu kadar yüce olan böyle bir Şef in, yurdu için mucizeler yaratmış olmasına şaşılabilir mi?

George BENNES, Vu Gazetesi-1938

Devrin yüksek şahsiyetleri kitaplarda, konferanslarda Türkiye nin asla değişmeyeceğini ve değişmeden öleceğini ilan etmişlerdi. Halbuki ölmeden değişti. Hem de kökünden ve baştan aşağı değişti. İnançlar, gelenekler, yöntemler yıkıldı. Son döküntülerini de yabancı zırhlıları ve kapitülasyonlar gibi memleketten sürüp attılar. Türkiye, ruhunu değiştirmişti. Tamamen ve tasavvur edilmesi mümkün olduğu kadar.

Raymond CARTIER, Le Nouvelliste Gazetesi

İngiltere

Savaş sonrasının en ileri gelen devlet adamlarından biri. Kendi başına bir klas oluşturuyordu ve hemen her açıdan tekti.

The Fortnightly, Londra

Avrupa, savaştan sonra belirmiş az sayıdaki yapıcı devlet adamlarından birini kaybetti.

Spectator

Çağımızda hiçbir isim Atatürkün adı kadar büyük saygı yaratmamıştır.

Observer

İngiltere önce, cesur ve asil bir düşman, sonra da sadık bir dost olarak tanıdığı büyük adamı selamlamaktadır.

Sunday Times

O, benzeri olmayan bir devlet adamı idi. Diktatörlerin tahammül edemediği serbest bir nizamla, başaramadığı ve başaramayacağı işler yapmıştır. Tarihte böyle adamlar devirlerine kendi adlarını vermişlerdir.

Word Price

O, Türkiye nin önceki kuşaklarından hiçbirine nasip olmayan özgürlük ve güven dolu bir hayat sağladı. Başarıları, Türkiye nin Avrupa devleti olmasını sağladı, yakın doğunun tarihini değiştirdi.

Times Gazetesi

Savaş Türkiye yi kurtaran, Savaştan sonra da Türk Milletini yeniden dirilten Atatürk ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de büyük kayıptır. Her sınıf halkın O nun ardından döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahraman ve modern Türkiyenin Ata sına değer bir görünümden başka bir şey değildir.(1938) Winston CHURCHILL İngiltere Başbakanı

Atatürk, Türk Milletinin ruhunda Türk Bayrağı gibi dalgalanan bir baştı.

Daily Telegraph

Cumhuriyet Türkiye sinin Devlet Başkanı Kemal Atatürk, diğer önderlerde görmeye alışmadığımız şu değerli nitelikleri kişiliğinde toplamış bulunuyor: alçak gönüllülük, yeterlik ve başarı.

The Truth Dergisi

O genç ve dahi Türk Şefinin o esnada Çanakkale de bulunması, müttefikler bakımından tarihin en acı darbelerinden biridir.

Alan Moorehead (Yazar)

Atatürk, eskimiş bilimlerle boş yere kafasını yormamış olduğundan daha taze ve cesur düşünen bir önderdir. Kendisi için, bugünkü Avrupa nın en güçlü Devlet Adamıdır diyebileceğimiz Atatürk, hiç şüphesiz devlet adamlarının en cesur ve orijinalidir.

Herbert Sideabotham (Yazar)

Herhangi bir olayı derinliğiyle kavramak, çıkar yolu görüp birdenbire harekete geçmek iktidarı, O nun eşsiz otoritesinin başlıca kaynaklarından biridir.(1923)

Grace Ellison (Gazeteci)

Afganistan

O büyük insan yalnız Türkiye için değil, bütün doğu milletleri için de en büyük önderdi.

Emanullah HAN, Afgan Kralı

Arnavutluk

Bu Türk Milleti yastadır. Çünkü yeni Türkiye nin yaratıcısı olan eşsiz şefini kaybetmiştir.

Stipsi Gazetesi

Avusturya

Büyük düşüncelerin adamı, bir devlet mimarıydı.

Neue Freie Presse, Viyana

Atatürk öyle bir insandır ki, hayali değildir. İstediğini bilir, bildiğini yapar, yapamayacağı bir şeyi de istemez.

Avusturyalı Heykelci KRIPPEL

Belçika

Atatürk, yirminci asrın en büyük gerçeğini yaratan adamdır.

Kopenhag-Nasyonal Tidende

Milletine bu kadar az zamanda bu ölçüde hizmet edebilen tek devlet adamı Atatürk tür.

Libre Belgique gazetesi

Bulgaristan

Hiçbir memleket, yeni Türkiye nin Ata sı tarafından başarılan kadar güçlü, hızlı ve kökten bir yenilik hamlesine erişmemiştir.

Bulgar Dness Gazetesi

Çin

Mustafa Kemal yeni Türkiyenin kalbidir. Eski, yıpranmış bir toplumdan yepyeni, güçlü bir millet yaratmış, eşsiz kişiliğiyle kendini herkese saydırmış, enerjisiyle herkesi kendine inandırmıştır.

Ma Shao-Cheng (Yazar)

Danimarka

Atatürk, şahsiyet ve yeteneğin dev gibi bir simgesi idi, O, yirminci yüzyılın en görkemli olayını yaratan adamdı.

National Tidence Gazetesi

Finlandiya

Atatürk, olağanüstü nitelikte bir devlet adamı, savaş sonrası dünya tarihinin en önemli simalarından biri idi.

Hufvud Stadbladet Gazetesi

Hindistan

Dünyanın yetiştirdiği en büyük insanlardan biri.

Star of India

Atatürk, yalnız Türk Milletinin değil, özgürlüğü uğruna savaşan bütün milletlerin önderiydi. O nun direktifleri altında siz bağımsızlığınıza kavuştunuz. Biz de o yoldan yürüyerek özgürlüğümüze kavuştuk.

Bayan Sucheta KRIPALANI, Hint Parlamento Heyeti Başkanı

İran

Atatürk gibi insanlar bir nesil için doğmadıkları gibi belli bir devre için de doğmazlar. Onlar önderlikleriyle yüzyıllarca milletlerin tarihinde hüküm sürecek insanlardır.

Tahran Gazetesi

Atatürk yalnız kahraman milletinin büyük bir Şefi olmakla kalmamıştır. O, aynı zamanda insanlığın da en büyük evladı olmuştur.

Iran Gazetesi

İsrail

Dünya, çağımızın en dikkati çekici adamlarından birini kaybetti.

Palestine Post

Mustafa Kemal Atatürk, kuşkusuz 20. yüzyılda dünya savaşından önce yetişen en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük bir inkilapcı olmuştur.

Ben Gurion İsrail Başbakanı (1963)

İsveç

O olmasaydı modern Türkiye olmazdı. O nun sayesinde Türkler, O nun olağanüstü eserini izleyebilecekler ve zaten dünyaca pek yüksek olan onurlarını daha fazla yükseltebileceklerdir.

Nya Dagligt Gazetesi

İsviçre

Türkiye yi yaratan, tarihimizin bu en Büyük Adam ını başımı en derin hürmetle eğerek selamlarım.

Profesör MORRF

Yalnız bir asker değil, aynı zamanda yüzyılımızın bir daha göremeyeceği bir dahi idi.

Profesör SEKRETAN

İtalya

Hayatının sonuna kadar milleti nin mutlak güveni ile kurduğu devletin başında muzaffer kumandanının kişiliği, eşi görülmemiş bir karakter örneğidir.

C.C.SFORZA

Üstün iradesi, tükenmez cesareti ve eşsiz sezişi ile hasımlarını dize getirdi. Fazilet ve ciddiyeti, üç yılda memleketine yalnız askeri değil, aynı zamanda tam ve doyurucu bir siyasi zafer kazandırdı.

F.Perrone Di San Martino (Yazar)

Atatürkün ölümü ile Yakın Doğu nun gelişmesine birinci derecede etken olan son derece kuvvetli bir şahsiyet kaybolmuştur.

Tribuna Gazetesi

Japonya

Şaşırtıcı ve çekici bir kişi. Asker olarak büyük, fakat devlet adamı olarak daha büyük.

Japon Times

Yüzyıldan beri Küçük Asyanın çıkardığı en büyük lider.

The Japon Chronicle

Lübnan

Büyük adamlar, kuşaklarının başındadır. Türk Milletinin başındaki büyük ve dahi Atatürk, politika ve savaş alanlarında yılmayan büyük ve yurtsever bir insandı.

Kerama, Lübnan Başbakanı, (10 Kasim 1963)

Kelimenin tam anlamıyle bir yapıcı ve yaratıcı olan Atatürk, dünya haritasında memleketine yepyeni bir sınır çizmiştir.

Loryan Gazetesi (1938)

Atatürk, dünyanın çok nadir yetiştirdiği dahilerdendir. O, bütün bir tarihin seyrini değiştirmiştir.

Ennehar Gazetesi (1938)

Dünyanın çok nadir yetiştirdiği dahilerdendir. Dünya tarihinin gidişini değiştirmiştir.

An Nahar

Macaristan

Yüzyılımızda, olmayacak hiçbir şey yoktur şeklindeki tarihi gerçeği ıspatlayan ilk adam olmuştur.

Esti Ujsag.Macar.

Dünya, bu savaş ve barış kahramanı büyük adamın ölümü ile yoksul düşmüştür.

Pester lioyd Gazetesi

Türkiyeyi bir arı kovanına ve bütün Türkleri de bal aramağa çıkmış çalışkan arı lara benzetiyorum. Nasıl arı lar beylerinin etrafında toplanıp çalışırlarsa bütün Türk Milleti bu gün büyük dahi Mustafa Kemal etrafında toplanmışlardır.

Prof. M. Zaajti Franes

Mısır

Çağının, belki de tüm tarihin en olağanüstü kişilerinden biri.

Egyptian Gazete

Norveç

Atatürk, tarihte, memleketinin en büyük adamlarından biri olarak kalacaktır.

Le Morgen Bladet Gazetesi

Pakistan

Kemal Atatürk, yalnız bu yüzyılın en büyük adamlarından biri değildir. Biz Pakistanda, Onu geçmiş bütün çağların en büyük adamlarından biri olarak görüyoruz. Askeri bir deha, doğuştan bir lider ve büyük bir yurtsever.

Eyüp Han, Pakistan Cumhurbaşkanı

Bizim aslımız rengi uçmuş bir kıvılcım iken, O nun bakışı ile cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik.

İkbal (Şair)

Polonya

O nun yaratıcı ruhunun ve ateşli yurtseverliğinin harekete geçmemiş olduğu hiçbir alan yoktur.

Gazeta Polska

Romanya

Atatürk, tarihte teşkilatcı bir dahi, bir milletin harikalar yaratan yöneticisi ve memleketinin kurtarıcısı olarak kalacaktır.

Independance Romaine Gazetesi (12 Kasım 1938)

Bir milleti, uçurumun kenarından sarsılmaz azmiyle kurtaran, kuvvetlendiren, yükselten yöneticiler arasında Atatürk, en birincisidir.

Timpul Gazetesi (12 Kasım 1938)

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

Şöhreti bütün cihana yayılmış olan tecrübeli başkanın yönetimi herkesin sevgi ve saygısını çeken büyük Türk Milletinin milli bağımsızlığını devamlı bir başarı ile kuvvetlendirmiş ve yeni milli yapısını yaratmıştır.

SSCB Başbakanı Kalinin

Suriye

Vatanını muhakkak bir parçalanmaktan kurtararak devlet gemisini güvenilir bir limana götürdükten sonra milletinden bir taht istemedi. O, kelimesinin bütün anlamıyla bir insan, eşsiz bir dahi, kahraman bir asker ve siyaset adamı idi.

Elifba Gazetesi

Atatürkün başardığı işler mucize ve harika kabilindedir. Birkaç yıl içinde memleketinde yaptığı inkilaplar, birkaç yüzyılda gerçekleştirilmeyecek işlerdir.

El Tekaddum Gazetesi

Yugoslavya

Atatürkün dehası, tarihte Türk Milletinin taşıdığı ruhun faziletine en yüksek örneklerinden birini teşkil edecektir.

Branko Aczemovic (Elçi)

Tarih, silinmez harflerle bu devlet adamının ismini hak edecektir. Atatürk bir halk adamıdır. Kırılmaz azmi, keskin zekası ve kudreti kendisini yendiği alın yazısının önüne getirmiş, böylece yeni Türkiyenin yaratıcısı olmuştur.

Politika Gazetesi

Yunanistan

Türkiye, dost ve düşmanlarının hayran olduğu bir deha adama, malik bulunmak bahtiyarlığına erişmiştir.

 

Serhat Kunar

Köktürkler Platformu-Antalya    

 

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ÜN

 

HAYATINDAN ÜÇ KESİT

 

Atatürk ile ilgili olarak, şimdiye kadar çok şey yazıldı. Bundan sonra da yazılmaya devam edilecektir. Amaaa, şu bir gerçek ki; yakın geçmişte,Türk Ulusunu yok edilmekten kurtaranların en başında gelmektedir. Türk Ulusunun Anadolu topraklarında yeniden dirilişinin mimarıdır. Sadece Anadolu ile sınırlı kalmamış, Orta Asya başta olmak üzere bütün Türk dünyasını uyandırmak için, çok kısa zamanda çok işler yapmıştır. Onun, emperyalizme karşı verdiği fikri ve silahlı savaş, bütün mazlum milletlere örnek olmuş, onların da uyanmalarını sağlamıştır. Böylelikle o, dünya tarihine de mal olmuş seçkin ve saygın bir liderdir.

 

Yukarıda belirttiğim gibi, Atatürk hakkında yazılacak çok şey var. Zaman zaman, bu köşede yazılacak. Şimdi sizlere, onunla ilgili, ilginizi çekeceğini umduğum üç olguyu yazıyorum.

 

1) Mustafa Kemal kendisi anlatıyor:

 

10 Ağustos 1915. Conkbayırını almak ve bütün boğaza hakim olmak için

 

İngilizler 20.000 kişilik bir kuvvetle, günlerce kazdıkları siperlere yerleşmişler, hücum anını bekliyorlardı. Gecenin karanlığı tamamen kalkmış, tan ağarmak üzereydi. 8. Tümen komutanı ve diğer subayları çağırdım. Mutlaka düşmanı mağlup edeceğimize inanıyorum. Ancak siz acele etmeyin, ilk önce ben gideyim, size kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız. Askerin de bu durumdan haberdar olmalarını isterim. dedim. Hücum, baskın tarzında olacaktı. Sakin adımlarla ve süzülerek düşmana yirmi-otuz metre kadar yaklaştım. Binlerce askerin bulunduğu Conk Bayırında çıt çıkmıyordu. Dudaklar sessizce bu sıcak gecede dua ediyordu. Kontrol ettim. Kırbacımı başımın üstünde kaldırıp, çevirdim ve birden aşağıya indirdim. Saat: 04.30 da kıyametler kopmuştu. İngilizler neye uğradıklarını şaşırmıştı. Allah, Allah!.. sesleri bütün cephede, karanlıkta gökleri yırtıyordu. Her taraf duman içindeydi ve heyecan her yere hakim olmuştu. Düşmanın topçu ateşiyle gülleler büyük çukurlar açıyor, her tarafa şarapnel ve kurşun yağıyordu. O anda büyük bir şarapnel parçası tam kalbimin üzerine çarptı, sarsıldım. Elimi göğsüme götürdüm, kan akmıyordu. Olayı, Yarbay Servet Beyden başka kimse görmemişti. Ona parmağımla susmasını emrettim. Çünkü vurulduğumun duyulması, bütün cephelerde panik yaratabilirdi. Kalbimin üzerindeki cebimde bulunan saat paramparça olmuştu. O gün akşama kadar birliklerin başında daha hırslı olarak çarpıştım. Yalnız bu şarapnel, vücudumda, kalbimin üzerinde, aylarca girmeyen bir kan lekesi bırakmıştı. Aynı günün gecesi, yani 10 Ağustos günü, beni mutlak ölümden kurtaran ve parçalanan saatimi, Ordu Komutanı Liman Von Sanders Paşaya hatıra olarak verdim. Çok şaşırmış, heyecanlanmıştı. Kendileri de altın cep saatini bana hediye ettiler. Bu hücumlarda İngilizler binlerce ölü bırakarak, tamamen geri çekildiler ve Çanakkalenin geçilemeyeceğini iyice anlamış oldular.

 

2) ESRARENGİZ MİHRACE

 

1929 Yılında; nereden, ne zaman geldiği pek bilinmeyen ama, Hintli bir

 

 

Mihrace olduğunu söyleyen birisi Mustafa Kemal Paşayı görmek istedi. İsteği kabul edildi. Atatürkün Pera Palastaki 101 nolu odasına alındı. Kendisini Mihrace olarak tanıtan, garip giysileri olan adam, iki saat kadar odada kaldı. Görüşmeye başka kimse alınmadı yani baş başa görüştüler. Teamüllerin aksine neyi görüştükleri yada neleri konuştukları sır olarak kalmıştır. Mihrace, görüşmeden sonra çıkıp gitmiş. Onu bir daha hiç gören olmamış! Ancak, giderken, Atatürke bir hediye bırakıp gitmiş. Bıraktığı hediye, altın sırmalarla işlenmiş bir seccadedir. Seccadenin üzerindeki desende; bir şamdanın asılı olduğu düz bir kemer, her iki yanında birer güvercin bulunan beş kubbeli bir diğer kemer var. Bordür motifi ise fillerden oluşuyor. Seccadeyi asıl ilginç kılan şey ise; tam ortada, gül motifleriyle süslü Romen rakamlı bir saat kadranı. Bu saat tam olarak 09.08i gösteriyor! Dokuz yıl sonra Atatürk, saat 09.05 de öldü. Yoksa, gerçekte 09.08 de mi öldü? Söz konusu seccade, Pera Palas Otelinin Atatürk odasında bulunmaktadır.

 

3) BEDEVİNİN FALI

 

Mustafa Kemal ve arkadaşları, Trablusgarp savaşına katılmak ve Libyalıları

 

 

örgütlemek için Bingaziye gitmektedirler. Yolda bir bedeviye rastlarlar. Bedevi, çok iyi el falı bildiğini söyleyerek, subayların falına bakmayı teklif eder. Hepsi avuçlarını açarak fallarına baktırırlar. Sıra Mustafa Kemale gelir, ama o fala baktırmak istemez. Arkadaşları ısrar edince, onları kıramaz ve kabul eder. Sarışın subayın elini alan bedevi, elin çizgilerine bakar bakmaz yerinden fırlar, ayağa kalkar. Büyük bir heyecanla: Sen padişah olacaksın, ve on beş yıl hüküm süreceksin. der. Hep birlikte gülüşürler...

 

Aradan yıllar geçti, Mustafa Kemal, Türk Devletinin Cumhurbaşkanı oldu... Yıllar sonra hastalanıp, karaciğeri şişmeye başlayınca, yakınındakiler: İçme Paşam!.. dediklerinde, Atatürk şu cevabı verdi: Arap, vaktiyle söylemişti. Bizim padişahlık on beş yıl sürecekti. Hesaplayacak olursak, bu son senemiz. Bunu dediğinde yıl 1938 idi...

 

Salı, 28 Mart 2006

 

ÖRNEK TÜRK GENCİ

 

ATATÜRK

 

Mustafa Kemal in Şam da 30. Süvari Alayı nda görev yaptığı döneme ait bir resmi.

 

İdeal Türk gencinin nasıl olması gerektiğini anlatırken bir örnek göstermek istersek, akla ilk önce Atatürkün kendi gençliği gelir. Çünkü yaşadığı zor koşullar, savaşlar, çatışmalar, karşısındaki güçlü düşmanlar göz önünde bulundurulduğunda, dünya tarihinde Mustafa Kemal gibi bir örnek bulmak oldukça zordur.

 

Onun yaşamı kendini milletine vakfetmiş, tek önceliği ülkesinin iyi bir geleceğe kavuşmasına vermiş, idealist bir dava adamının hayatıdır. Bu bölümde Atatürkün doğumundan 19 Mayıs 1919 yılına kadar olan yaşamı çeşitli örneklerle aktarılacaktır. Bu bölümün hazırlanmasındaki amaç Türkiye Cumhuriyetini korumak ve ülkemizi uygar ülkeler seviyesine çıkarmak gibi büyük bir sorumluluğa sahip olan Türk gencine yol göstermektir. Çünkü Mustafa Kemal azmi, kararlılığı, cesareti, girişkenliği, zorluklar karşısında yılmaması, çalışkanlığı ve daha birçok güzel özelliği ile önümüzdeki gerçek bir örnektir. Bugün her Türk genci kendisine onu örnek almalı ve onun sözlerinde ifade ettiği ideallerini yerine getirmek için canla başla çalışmalıdır. Çünkü Atamızın söylediği gibi: Sizler, yani yeni Türkiyenin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.

 

Mustafa Kemal gerçek bir liderdi

 

Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanikte doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanımdır. Ali Rıza Efendi Selanik yerlilerindendi. Ali Rıza Efendi, hayatının ilk devirlerinde gümrük memurluğu yapmış, daha sonraları memuriyeti terk ederek kereste ticareti ile meşgul olmuştu. Atatürkün annesi Zübeyde Hanımın ailesi de soy olarak Anadoludan Rumeliye geçmiş yörüklerdendi.

 

1871 yılında Zübeyde Hanım ile evlenen Ali Rıza Efendinin henüz elli yaşlarında iken 1888 yılında ölmesi üzerine, Mustafa yedi-sekiz yaşlarında yetim kalmıştı. Onun büyütülmesinden, eğitiminden ve yetiştirilmesinden annesi sorumluydu. Mustafa annesinin arzusuna uyarak bir süre Hafız Mehmet Efendinin mahalle mektebinde eğitim gördü. Daha sonra da babasının isteği ile Selanikte askeri eğitim yapan Şemsi Efendi Mektebine geçti ve ilkokulu burada bitirdi. Mustafa bu okulda okurken babasını yitirdi.

 

Ali Rıza Efendinin ölümü üzerine, Zübeyde Hanım çocuklarıyla birlikte Selanik yakınlarında yaşayan kardeşi Hüseyin Efendinin yanına yerleşti. Bu çiftlik hayatı nedeniyle Mustafanın öğrenimi bir süre aksadı. Ancak kısa süre sonra Selanikte halasının yanına yerleşerek, öğrenimine kaldığı yerden devam etti. Bir öğretmeninin kendisine haksız yere sopa ile vurması üzerine bu okuldan ayrıldı. Mustafa Kemal, bu döneme ait bir hatırasını kendi ağzından şu şekilde aktarmakta ve daha küçük yaşlarda da bir eğitmen olduğunu ortaya koymaktadır:

 

Öğretmenim sert bir kişiydi. Sınıfta birinci, ikinci tanımıyordu. Bir gün bize:

 

-Aranızda kimler kendine güveniyorsa kalksınlar, onları öbür arkadaşlarını çalıştırmakla görevlendireceğim, dedi.

 

Ben önce duraksadım. Öyle arkadaşlar ayağa kalktı ki, ben kalkmamayı yeğledim. Kalkanlardan birinin öğrencisi oldum. Ama onun çalıştırmalarına dayanamadım ve bir gün ayağa kalkarak:

 

- Ben bundan daha iyi yaparım, dedim.

 

Bunun üzerine öğretmen bana öğrenci çalıştırma görevi verdi ve daha önce beni çalıştıranı da bana öğrenci yaptı.

 

1893 yılında kendi kararı ile Askeri Rüştiyeye müracaat ederek öğrenimine burada devam etti. Yazları, dayısı Hüseyin Efendinin yanına gider, okul zamanına kadar çiftlikte kalırdı. Bu okulda kısa sürede zekası ve üstün yetenekleri ile ön plana çıktı ve öğretmenlerinin sevgisini kazandı. Aynı ismi taşıdığı matematik hocası tarafından kendisine Kemal ismi takıldı.

 

Atatürk 22 Eylül 1924 yılında Samsunda öğretmenlerin verdiği bir toplantıda aldığı eğitim hakkında şunları söylemiştir:

 

...Bununla beraber hatırlamak gerekir ki, gerçek ve fedakar öğretmenler, eğitimciler eksik değildi. Onların bize verdikleri feyiz elbette esersiz kalmamıştır. Şimdi burada bir yüce kişiye rastladım. O, benim Rüştiye birinci sınıfında öğretmenim idi. Bana henüz ilk bilgileri öğretirken gelecek için ilk fikirleri de vermişti. Demek istiyorum ki, ilk ilham ana baba kucağından sonra okuldaki eğitimcinin dilinden, vicdanından, terbiyesinden alınır...

 

Mustafa Kemal, Selanik Askeri Rüştiyesini bitirdikten sonra, 1896 yılında Manastır Askeri İdadisine girdi. Burada Ömer Naci ile arkadaşlık etti. İleride ünlü bir hatip olarak tanınacak olan Ömer Naci, Mustafa Kemalin hitabet ve edebiyat sevgisinde önemli rol oynadı. Yakın arkadaşlarından biri olacak olan Ali Fethi (Okyar) de bu okulda öğrenci idi. Mustafa Kemal, askeri öğreniminin yanı sıra yabancı dil öğrenimini de ihmal etmiyor; yazları Fransızca dersleri alıyordu. 1888de kurulmuş olan Tophane semtindeki College des Freres de Salle (Frerler Okulu)in özel kurslarına kayıt yaptırıp, dersleri düzenli olarak takip ediyordu. Bu özel derslerde Mustafa Kemalin öğretmenlerinden biri Frere Rodriquez (1849-1941)di. Bu kişinin anlattığına göre, Mustafa Kemal gayet ciddi, zeki ve çalışkan, elinde daima kitap bulunan bir gençti ve subay olduktan sonra da zaman zaman kendisinden ders almaya geliyordu. Mustafa Kemal, gerçekten İdadiden başlayarak gençlik yıllarında Fransızca öğrenmeye büyük önem vermiştir. O, bir kurmay subay mutlaka yabancı dil bilmelidir, bunun aksini düşünmek büyük hatadır diyordu.

 

Mustafa Kemalin ne kadar çalışkan bir öğrenci olduğu kendi sözlerinden şu şekilde ortaya çıkmaktadır:

 

Askeri liseyi bitirdiğimde merakım hayli ilerlemişti. Manastır Askeri Lisesindeki matematik bana çok kolay geldi. Konuyla ilgilenmeyi sürdürdüm. Ama Fransızcada geriydim. Öğretmen benimle pek ilgilenmiyor, ağır uyarılarda bulunuyordu. Bu uyarılar çok gücüme gitti. İlk tatilde buna bir çare aradım. İki, üç ay gizlice Frerler okulunun özel sınıfına devam ettim. Böylece okulda okutulanın üstünde Fransızca öğrendim. O zamana kadar edebiyatla pek ilgim yoktu. O sıralar, Ömer Naci, Bursa Ortaokulundan kovulmuş, bizim sınıfa gelmişti. Şiirler yazıyordu. Benden okuyacak kitap istedi. Tüm kitaplarımı gösterdim, hiçbirini beğenmedi. Bir arkadaşımın kitaplarımın hiçbirini beğenmemesi gücüme gitti. Şiir ve edebiyat diye bir şeylerin bulunduğunu o vakit fark ettim. O konuda çalışmaya başladım.

 

Genç Mustafa Kemal, Manastır Askeri İdadisini de başarı ile bitirerek 13 Mart 1899 tarihinde İstanbulda Harp Okuluna girdi. 3 senelik başarılı bir Harbiye öğreniminden sonra 10 Şubat 1902de bu okulu Teğmen rütbesiyle bitirdi ve öğrenimine Harp Akademisinde devam etti. 1903 yılında Üsteğmen olmuştu. 11 Ocak 1905 tarihinde de Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisinden mezun oldu. Harp Okulunda ve Harp Akademisinde de zekası, yetenekleri ve üstün kişiliği ile tanınmış, çok büyük bir sevgi ve saygı kazanmıştı.

 

En çok ön plana çıkan yönleri ise matematiğe ve edebiyata olan ilgisinin yanı sıra, güçlü hitabet yeteneğiydi. Memleket ve millet davaları ile ilgilenmesi, düşüncelerini cesurca ifade etmesi, gözü karalığı, aydın ve devrimci kişiliği ile tanınmıştı. Yine kendisi şöyle anlatmaktadır:

 

 

Hareket Ordusu Kurmay Başkanı olduğu dönemde subay arkadaşları ile İstanbulda.

 

Kurmay sınıflarına geçtik. Alışık olduğum düzende derslerime çok sıkı çalışıyordum. Derslerin ötesinde bende ve bazı arkadaşlarda yeni fikirler belirmeye başladı. Ülkenin yönetiminde ve izlenen politikada kötülükler olduğunu keşfetmeye başladık. Binlerce kişiden oluşan harp okulu öğrencilerine bu keşfimizi anlatma hevesine düştük. Okul öğrencileri arasında okunmak üzere el yazısıyla hazırlanmış bir gazete kurduk. Sınıf içinde küçük bir örgütümüz vardı. Ben yönetim kurulundaydım. Gazetenin yazılarını genellikle ben yazıyordum... Kurmay sınıflarının sonlarına kadar biz bu işleri sürdürdük. Yüzbaşı olarak okuldan ayrıldıktan sonra İstanbulda geçireceğimiz süre içinde bu işlerle daha fazla meşgul olabilmek için arkadaşlardan biri adına bir daire kiraladık. Ara sıra orada toplanıyorduk. Bu hareketlerimiz biliniyor ve izleniyordu.

 

Mustafa Kemalin lider kişiliği onunla tanışan her kişide çok derin bir etki bırakıyordu. Bu kişilerden biri de Osman Nizami Paşa idi. Osman Nizami Paşa tanıştıktan kısa bir süre sonra Mustafa Kemale şunları söyler.

 

Mustafa Kemal Efendi oğlum, sen, bizler gibi Erkan-ı Harp zabiti olarak normal bir hayata atılmayacaksın. Keskin zekan ve yüksek kabiliyetin memleketin geleceği üzerinde müessir olacaktır. Bu sözlerimi bir kompliman olarak alma. Sende, memleketin başına gelen büyük adamların daha gençliklerinde gösterdikleri müstesna kabiliyet ve zeki emareleri görmekteyim. İnşallah yanılmamış olurum.

 

Büyük bir istibdat idaresi altında yaşamasına rağmen bu tavırları onun aleyhinde olmadı. Çünkü o çevresinde çok seviliyor, samimiyetine inanılıyor ve tanıştığı insanlarda hemen büyük bir güven oluşturuyordu. Bununla beraber Harp Akademisinden mezuniyetini izleyen günlerde istibdat ve padişahlık rejimi aleyhindeki düşünceleri ve durumu nedeniyle şüphe çekti ve İstanbulda birkaç ay tutuklu kaldı. Daha sonra da 5 Şubat 1905 tarihinde Suriye bölgesine bir nevi sürgüne gönderildi.

 

Sürgünde başlayan büyük mücadele

 

Şamda 5. Ordunun emrinde kaldığı üç yıl içinde Suriyenin hemen her yerini görevle dolaştı, ülke yönetimindeki aksaklıkları, ordunun eksikliklerini daha yakından gördü. 1906 yılına geldiğinde ise artık ülkesi için bir şeyler yapması zamanı geldiğini anlamıştı. Ekim ayında güvendiği bazı arkadaşlarıyla birlikte gizlice Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurdu. Daha sonra Beyrut, Yafa ve Kudüste de kurdukları bu cemiyeti genişletti. Bir ara gizli olarak Mısır ve Yunanistan yoluyla Selanike geçerek burada da Vatan ve Hürriyet Cemiyetinin bir şubesini açtı. Yunanistana geçişi ve bu dönemde yaşadıkları onun mücadeleci kimliğini, cesaretini, ülkesinin ve halkının menfaatini her şeyin önünde tuttuğunu gözler önüne sermekteydi. O dönem yaşadıklarını Mustafa Kemal Atatürk şu şekilde anlatmaktadır:

 

... Suriyeye sürüldüm. Şamdaki bir süvari birliğinde staj yapmakla görevlendirilmiştim. O sıralar Dürzilerle bazı sorunlar vardı. Dürziler üzerine askeri birlikler gönderiliyordu. Ben görev yerine gittim ve dört ay orada kaldım. Orada Hürriyet Cemiyeti adında bir dernek kurduk. Bunu genişletmek amacıyla aldığımız önlemler arasında benim çeşitli askeri sınıflarda staj yapma bahanesiyle Beyrut, Yafa ve Kudüse gitmem de vardı.

 

Buna göre hareket ettim. Saydığım yerlerde örgütlenildi. Yafada daha fazla kaldım. Oradaki örgüt daha güçlü oldu. Ancak Suriyede istediğimiz düzeyde örgütlenme olanaklı görünmüyordu. Benim kanım Makedonyada işin daha hızlı yürüyeceğiydi. Oraya gitmek için çare düşünüyordum.

 

Sürgüne gönderilmemle ilgili olarak hakkımdaki kararda kolay yollardan memleketine gidemeyeceği bir yere gönderilmesi kaydı vardı. Bu bakımdan Makedonyaya gitmek hayli zordu. O sırada bir yanlışlık sonucu olduğunda kuşku bulunmayan bir izin belgesi elimize geçti. Buna yanlışlık denebilir. Ama bu yanlışlık şurada, burada çalışan komite üyelerinin çabalarının sonucu olarak ortaya çıkmıştı.

 

Bu belgeye göre izinli olarak İzmire gidebilecektim. İşim içinde bir yanlışlık olduğunun meydana çıkabileceğini anlıyordum. O sıralarda Selanikte topçu müfettişi olarak bulunan Şükrü Paşanın çok vatansever biri olduğundan söz ediliyordu. Kendisine bir mektup yazdım. Kendimi ve amacımı az çok anlattım. Bu amaçların en kısa sürede gerçekleşmesi Makedonyaya gitmeme bağlıydı. Kendisi hakkında duyduklarım doğruysa Makedonyaya gitmeme aracılık etmesini rica ettim. Doğrudan doğruya yanıt vermedi. Ama, herhangi bir yoldan Selanike gidersem sorunun çözümlenebileceği dolaylı olarak bildirildi.

 

 

Yafada Alay Komutanı olduğu dönemde

 

İzin belgesini cebimize koyduk. Makedonyaya gitmek üzere hareket ettim. Ama hareketten sonra işin ortaya çıkması olasılığına karşı önlem olmak üzere, izimizi kaybettirmek amacıyla önce Mısıra, sonra Yunanistana gittim. Eğer bir bilgi edinilirse oralardan geçerken Yafadan bildireceklerdi. Hiçbir şey yazmadılar. Kılık değiştirip takma adla Selanike girdim. Bir gece Şükrü Paşayı gördüm. Benimle temastan çekiniyordu. Ben ciddi bir dayanak noktası bulamaksızın dört ay Selanikte kaldım. O arada okul müdürü Tahir Bey, Hoca İsmail Efendi, Ömer Naci, Hüsrev Sami, Hakkı Baha gibi arkadaşlara amaçlarımızı anlattım. Hürriyet Cemiyetinin şubesini kurdum.

 

İstanbulda, Selanikte bulunduğum öğrenildiğinde hakkımda kovuşturma başladı. Oradan yine kılık ve ad değiştirerek Yafaya geçtim. O zamanlar bir Akabe sorunu vardı. Kendimi hemen sınırda görevlendirttim. Arandığımda sınırda ortaya çıktım.

 

Toplam olarak iki buçuk - üç ay Suriyede kaldım. Bu süre içinde her şey unutulmuştu. Makedonyaya naklim için resmi başvuruda bulundum. Amacım gerçekleşti.

 

Mustafa Kemal Selanikten sonra tekrar Şama döndü. Şamdan uzaklaştığı hükümet tarafından duyuldu ise de, üst rütbesindeki amirleri sayesinde bir ceza görmedi. 1907 yılında kıdemli yüzbaşı oldu ve Şamdaki ordunun Kurmay Başkanlığında bir göreve getirildi.

 

Mustafa Kemal 13 Ekim 1907de merkezi Manastırda bulunan 3. Ordu Karargahına atandı. Bu karargahın Selanikteki şubesinde çalışmak üzere Selanike geldi. Bu sıralarda Selanikteki Vatan ve Hürriyet Cemiyeti üyelerini de içine almış olan İttihat ve Terakki Cemiyeti faaliyet halinde idi. Mustafa Kemal de Selanike gelişini takip eden günlerde bu cemiyette hizmet etmeye başladı. 22 Haziran 1908de Üsküp-Selanik arasındaki demiryolu müfettişliği görevi de 3. Ordu Karargahındaki görevine ek olarak kendisine verildi.

 

Bu sırada İttihat ve Terakki Cemiyeti Abdülhamiti, 1876 Anayasasını yeniden yürürlüğe koymaya ve kapatılan Meclis-i Mebusanı tekrar toplantıya çağırmaya zorlamaktaydı. Bu girişimlerin sonucunda 2. Meşrutiyet ilan edildi.

 

  1. Meşrutiyetin ilanı

 

23 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet ilan edildiği zaman Mustafa Kemal, Kolağası rütbesiyle Selanikte görevini sürdürmekte, bir yandan da İttihat ve Terakki Cemiyetinin çalışmalarını takip etmekteydi. Ancak ne 2. Meşrutiyet ne de onu takiben yapılanlar Mustafa Kemal için yeterli değildi. Ülkesinin geleceği için daha köklü ve daha büyük bir devrimin gerekliği olduğuna inanıyordu. İşte İttihat ve Terakki Cemiyetinin önde gelenleri ile de bu noktada ayrılıyordu.

 

2. Meşrutiyetin üzerinden henüz bir sene geçmişti ki İstanbulda 14 Nisan 1909da büyük bir isyan başladı. Mustafa Kemal, 31 Mart Vakası olarak bilinen bu isyanı bastırmak üzere Rumelide oluşturulan Hareket Ordusunun Kurmay Başkanlığına getirildi ve bu ordu ile 19 Nisan 1909 tarihinde İstanbula geldi. Hareket Ordusunun İstanbula girdiği gün halka hitaben yayımlanan beyannameyi kendisi yazdı. Hareket Ordusunun duruma hakim oluşundan sonra Abdülhamit tahttan indirildi, yerine Sultan Reşat getirildi. Mustafa Kemal, bu olayın bastırılmasından sonra İstanbulda kalmayıp, Selanike döndü.

 

Mustafa Kemal, 15 Ocak 1911de 3. Ordu Karargahındaki görevinden alınarak, önce 5. Kolordu Karargahında, daha sonra yine Selanikte bulunan 38. Piyade Alayında görevlendirildi. Bu görevde de büyük başarılar gösterdi; eskiden olduğu gibi yine kumandanlarının, arkadaşlarının sevgi ve saygısını kazandı. Selanik garnizonundaki subaylar gittikçe onun etrafında toplanıyorlardı. Bu durum 3. Ordu Müfettişliğinin hoşuna gitmedi. Onu Selanikteki vazifesinden ayırarak 27 Eylül 1911 tarihinde İstanbulda Genelkurmay Başkanlığında bir göreve tayin ettiler. Mustafa Kemal bu atama üzerine İstanbula gelerek bir süre Genelkurmay Başkanlığında çalıştı.

 

1910 yılında Fransada bir askeri fabrikayı ziyaret eden Atatürkün yanında dönemin Paris ataşe militeri Fethi Okyar da bulunmaktaydı. (sol başta)

 

5 Ekim 1911de İtalyanlar Trablusgarpa hücum ederek istila hareketlerine başlamışlardı. Mustafa Kemal, bu bölgede görev almak üzere 15 Ekim 1911de İstanbuldan ayrıldı. Trablusgarpa gelişini takiben bir süre Tobruk ve Derne Bölgelerinde gönüllü yerel kuvvetlerin başında bulundu. 12 Mart 1912de Derne Komutanlığına getirildi. Bu sıralarda 27 Kasım 1911 tarihinde binbaşılığa terfi etti.

 

1912 yılı Ekiminde Balkan Savaşı başladı, Mustafa Kemal, 24 Ekim 1912de Trablusgarptan hareket ederek İstanbula geldi. 21 Kasım 1912de Geliboluda bulunan Akdeniz Boğazı Kuvay-ı Mürettebesi Komutanlığı Harekat Şubesi Müdürlüğüne atandı. Bu atama üzerine Geliboluya geldi. Olaylar süratle gelişmiş, baba memleketi Selanik düşmüş, Bulgar Ordusu ilerleyerek Çatalcaya kadar gelmişti. Bu durum onu çok üzdü. Bu cephede bir süre sonra Bolayır Kolordusu Kurmay Başkanlığına getirildi. Bu görevde iken Dimetoka ve Edirnenin düşmandan geri alınışında büyük hizmetler gördü.

 

Balkan Savaşından sonra 27 Ekim 1913 tarihinde Sofya ataşe militerliğine atandı. Mustafa Kemal 1 Mart 1914 tarihinde yarbaylığa terfi etti. 1915 yılı Ocak sonlarına kadar Sofyada kaldı.