NAYLON AVRUPA BİRLİĞİ-KADİM TÜRK DÜŞMANI AVRUPA DOSYASI

AVRUPA ÜLKELERİ VE AVRUPALILAR FAŞİSTİN DANİSKASIDIR!

DÜNYA TARİHİNDE GELMİŞ -GEÇMİŞ TÜM MİLLETLERE YAPILAN SOYKIRIMLARIN MUCİDİ DE, FAİLİ DE AVRUPALILARDIR!

TÜRK MİLLETİNE (ULUSUNA) VE ONUN ÖZGÜRLÜĞÜNE SİSTEMATİK SALDIRI BAŞLAMIŞTIR. GEÇMİŞİ UNUTMAYINIZ VE ÇOCUKLARINIZA UNUTTURMAYINIZ!!!!

Biz Türkler ve Doğulu diğer milletler nedense 200 yıldır Avrupa ülkelerinin ve avrupalı insanların yaptıkları ikiyüzlü ve sahte davranış ve ittifaklara bir türlü akıl erdiremez, ikiyüzlülüklerini, sahtekarlıklarını, riyakarlıklarını, Şeytani hiristiyanlık dürtüleri ve sahte gülümseme ile bize yaklaşmalarına bir türlü anlam veremez ve tuhaf karşılarız.Bu çözümsüzlüğün içinde onlarla çatışsak bile yine onların sanki hiçbirşey olmamış, hiçbir şey yapmamışlar gibi davranışlarına kanar ve tekrar olanları unutarak ilişkimizi devam ettiririz. İŞTE BİZİM BU ZAYIF TARAFIMIZI FAŞİST(BÜYÜK KISMI GİZLİ) AVRUPALI GAYET İYİ BİLMEKTEDİR.

Avrupa Birliğinin gerçek yüzüisimli yazımızda bu avrupalıların nemenem bir millet olduklarını tarihsel kökleri ile anlatmıştır.Ben burada tekrar avrupanın ürünü olan yani made in Europa etiketi tastikli Faşizm ve marksizmin ayrıntılarına girmeyeceğim.Yanlız Avrupa faşizminin 21 yy.daki değişik uygulama ve versiyonlarını açıklayacağım.

Avrupalı Türk,Doğu milletleri( Avrupalılar Yunanistandan öte doğudaki milletleri hiçbir zaman insan kabul etmezler. Kesin tarihi deliller binlerce örnekle doludur),Asya,islam,musevilik,çin ve hindistan ile diğer doğu inanışlarına karşı tavizsiz bir FAŞİSTLİK İÇİNDEDİR. Bunu daha önceki yüzyıllarda açıkca ifade ederken şimdilerde emperyalist zihniyeti nedeniyle gizli ve dolaylı olarak tavır ve davranışlarının içinde gizlemektedir. Onlar için Türkler dahil tüm Doğu ,gayri insani bir kültür ile sapık inançların olduğu bir yerdir.Bunun yer yer kurdukları gizli servislerine hizmet eden vakıf ve İnsani yardım kuruluşu altındaki teşkilatı ile her yıl AP ve kendi parlementolarında rapor olarak değerlendirir ve strateji belirlerler.

Avrupalı'nın 1940 lardaki vahşi Faşizminin yerini artık ekonomiye dayalı oligarşik-emperyalist faşizmi almıştır. Yani Avrupa kendi ürettiği faşizme yüzyılımızda Güya kendilerince insan hakları ve demokrasi kandırmacalı yumuşak bir ekonomik kılıf giydirmekte ve yeryüzündeki diğer insanlara bunları yutturmaktadır.Bu arada ekonomik ve siyasi kıskacının yanısıra bir de latino-german kültürünün tüm çarpıklıklarını da modernlik adı altında dünyaya pazarlamaktadır. Faşizm ve kominizm felsefesi AVRUPALI'NIN YANİ LATİNO-GERMAN KÜLTÜRÜNÜN BİR ÜRÜNÜ OLUP ONLARIN DIŞINDA BİR MİLLETİN UYGULAYABİLMESİ İMKANSIZDIR.Yani Faşizm Avrupalı milletlerin öz ve köklü kültürel-siyasi ve ekonomik sonuç ürünleridir. Sadece onlara mahsustur. Faşizm Almanya,Avusturya, İspanya ve İtalyada uygulanırken tamamen Latino-German ırkının üstünlüğü ve her konuda baskınlığı üzerinde uygulanmış ve diğer milletlere yaşama şansı dahi tanınmamıştır. Latino -Germanların tarihi köleleri olan Slavlar da marksizmi kominist-sosyalist sistemde uygularken aynısını yapmışlar.Kendi slav kültür hegomanyasının dışındaki hiçbir millet veya kültüre yaşama şansı tanımamışlardır.GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ HEM FAŞİZM HEM DE MARKSİZM AVRUPALININ IRKÇI-ŞOVENİST ÜRÜNÜ OLUP ONLARIN KÜLTÜRÜNÜ HAKİM KILMAYA YÖNELİKTİR......

1980 öncesini hatırlıyorum.Bulunduğumuz ortamlarda Ben Türküm veya Atatürkçüyüm,Orta Asya,Oğuz han, Mete, Şamanizm veya da Müslümanımdiyen,vatanını ve milleti ile bayrağını seven herkese Faşist diye saldıran güya devrimci!!!!!!! olduğunu söyleyenler aklıma geliyor. Vah hem de ne vah.......Zaten yıllar sonra böyle Türk kimliğini açıklayan masum gayrisiyasi vatandaşlara ve gençlere saldıran güya!!!!!! devrimci olduğunu söyleyenlerin ASLINDA HAİN GÜRCÜLERDEN (Vatanseverleri hariç),HAİN ABAZA VE ÇERKEZLERDEN (Vatanseverleri hariç),ERMENİ,RUM,SÜRYANİ ,NASTURİ VE KELDANİ(Vatanseverleri hariç) DÖNMELERİ OLDUKLARI ORTAYA ÇIKTI.Bunlar yıllarca İnsanlarımızı kandırdılar.Hatta Sol örgütler ve Tarikat cemaatleri içinde elebaşlığa kadar yükseldiler.Şimdi ise Emperyalıst oligarşinin adamı soros vakıfları ve Ermeni Taşnak komitelirinin Diaspora uzantıları Topyekün Türk milletinin bağımsızlığına karşı saldırıya geçmişlerdir.Bunun için sistem 1980 öncesinden farklı olup bazı sözde yazar ve çizerler ile medyayı servis eğitimine almışlardır.Bunlar ülkede medya kuruluşlarında insan hakları,demokrasi ve ifade özgürlüğügibi kelimelerin arkasına sığınarak Türklere ve milletimizin değerlerine saldırmakta ,hatta 1 celsede beraat ederek çalışmalarına devam etmeleri için kollanmaktadırlar.Bunlar Türk ulusunun amansız düşmanıdırlar.Ermeni ve AB gizli servislerinin ajanıdırlar. ZATEN KİM Kİ TÜRK VE KÜRTE DÜŞMANSA O ETNİK ÖZÜRLÜ BİR DÖNME-DEVŞİRME DÖLÜDÜR...................

Avrupalı post modern faşistler artık AP parlementosu,Lahey Adalet divanı ve AB Birliği içinde kravatlı ve takım elbiseli olarak dolaşmaktadırlar.Bunlar insan hakları ve demokrasi kelimelerini ağızlarından hiç düşürmemekte ve insanları, ülkeleri, devletleri,tarihleri ve hatta coğrafyaları bile yargılamaktadırlar.Bu hakkı kendilerinde görmekte ve dünyanın her yeri için ahkam keserek proje üretmektedirler.Sanki kendileri sütten çıkmış ak kaşıktırlar.Geçmişleri temiz ve suçsuz,ataları ise meleklerdir!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

YUH ya!Bu şerefsiz Avrupanın namussuz avrupalı faşistlerine!

Önce onlar geçmişlerini temizlesinler...

BİZ DERHAL AB İLE İLİŞKİLERİMİZİ DONDURUP HER ÜLKE İLE KARŞILIKLILIK ESASINA GÖRE ANLAŞMALAR YAPMALIYIZ.AYNI ATATÜRK DÖNEMİNDE OLDUĞU GİBİ.

Kıytırık ülkeler olan Belçika,Kıbrıs rum kesimi,Lüksemburg ve diğerlerinin boğazını sıkarak kısas uygulamalıyız. Siyasi ve ekonomik kriterlerimiz onların Türkiyeye,PKK ve ermeni sorununa bağlı düzenlenmelidir. İyi olana iyi,kötü olana kötü olmalıyız.

Biz de Avrupanın bizimle birliği için kriterler getirmeliyiz bunlar;

-Büyük devlet olmak istiyorsa eğer!Fransa derhal Cibuti,Ruanda,Tunus,Cezayir.Guyana,Antiller,Somali, Vietnam ve Korsika da yaptığı soykırımları tek tek açıklayarak kaç insan katlettiğini beyan etmeli ve kabul etmelidir. Ayrıca dünyaya Birinci Cihan Savaşında yerli ermenilere Adana,Maraş ve Antep yöresinde Fransız üniforması giydirerek Tahminen 500 bin Türk öldürttüğünü,Zeytun,Andırın,Haçin de Türklere yapılan soykırımları ermenilerle birlikte organize ettiğini ve savaşı kaybedince bu hain ermenileri Fransaya götürdüğünü ve bugün Fransa daki ermeni soysuzlarının bu hainlerin torunu olduğunu deklare ederek açıklamalı ve Türk Milletinden özür dilemelidir.Bu ülkelere derhal tazminat ödemelidir.

-Almanya sadece yahudilere değil,Hazar Türk İmparatorluğunun bakiyeleri olan ve Baltık ile orta Avrupa ülkelerine yerleşmiş olan Türk Hazar Musevilerinden 1.5 milyon Türkü soykırıma uğrattığını ve de Niger ve Orta Afrika'daki elmas ülkelerindeki yüzbinlerce zenciyi soykırım yaptığını kabul etmeli ve tazminat ödemelidir.

-İngiltere Güney afrikada 200 bin beyaz hollandalıyı,Uzak Asya,Pakistan,Hindistan ve çin ile dünyanın dört bucağında yaptığı katliam ve soykırımları kabul etmelidir. Anglo saksonlar ayrıca dünyanın en büyük Soykırımı olan Amerika kızılderililerinin katliam ve soykırımını kabul etmeli ve dünyaya deklare ederek tazminat ödemelidirler.

-İspanyollar Güney Amerikadaki milyonlarca Aztek,Maya ve inka insanlarını soykırıma uğrattığını ve onların medeniyetlerini yok ettiğini kabul etmelidir.Bu insanların kalan torunlarına ise tazminat ödeyerek dünya kamuoyundan özür dilemelidir.

-Portekizliler ise Batı Afrikada milyonlarca zenciyi köle olarak sattıklarını ve sömürgelerinde yüzbinlerce zenciye soykırım yaptıklarını kabul etmelidirler.

-Yunanlılar,Balkanlarda 19.yy.da Makedonlar,Arnavutlar Türkler ve 1.Dünya savaşında ise Anadoluyu işgal ederek milyonlarca Türke soykırım yaparak Ankaraya kadar ilerlediğini kabul etmeli ve bir deklarasyon ile dünyaya açıklamalıdır.

-Ermeniler,Süryaniler ve Keldaniler

1.Dünya savasında Rus ve Fransız işgal kuvvetleri ile birlikte olarak Doğu ve Güneydoğu Anadoluda Türk,Kürt ve müslümanlara soykırım uygulayarak katliam yaptıklarını kabul ederek Türk,Kürt ve diğer müslümanlardan özür dileyerek Diasporalarından alacakları paralarla tazminat ödemelidirler.

-Ermenistan

21.yy.ın TEK SOYKIRIM VE KATLİAMI OLAN HOCALI VE KARABAĞDA AZERİ TÜRKLERİNİ SOYKIRIM İLE KATLİAM YAPTIĞINI KABUL ETMELİ VE DEKLERASYON YAYINLAMALIDIR.Ayrıca evlerine ve arazılerine el konan bu Türklere tazminat ödemelidir.YANİ BAZI ERMENİ ŞEREFSİZLERİ TİMSAH GÖZ YAŞLARINI BIRAKMALIDIR.ELLERİMİZ DÜNYANIN NERESİNDE OLURLARSA OLSUN BU KATİLLERİN VE ONLARIN KORUYUCULARI İLE ŞAKŞAKÇILARININ YAKALARINDA OLACAKTIR.BU BÖYLE BİLİNE!

-İtalya Libya ve Mısırda yüzbinlerce insana soykırım uyguladığını ve onların uygarlık eserlerini çaldığını kabul etmeli ve bu ülkelere tazminat ödemelidir.

-Avusturya,Hitler faşistleri ile birlikte hareket ederek Romanya,Sırbistan,Bulgaristan ve Moldovada soykırımlar yaptığını ve Beserabyanın toprağını bile çalarak Avusturyaya getirdiğini kabul etmelidir.

-Danimarka,İsveç ve Norveç ise atalarının gemilerle yaptığı Afrika ve Akdeniz sahilindeki katliam ve talanlardan dolayı dünyadan özür dilemelidirler.

-Slavların ataları olan ve Marksizmi uyguladığını söyleyen ama özünde Rus faşizmi ve şovenizmini uygulayan SSCB nin Kafkaslarda çeçen ve ahıskalılara,kırım Türklerine ve orta asyada Türkmen ve Altaylardaki şamanist Türklere yaptığı yaptığı soykırımları ve asimilasyonu kabul edip tazminat ödemeli ve dünyaya deklare etmelidir.

.......ve daha nice avrupalı soykırım ve katillikleri vardır tarihte................

Önce mazini temizle ve benim karşıma gel.Bu millet hiçbir zaman seninle birlikte olmayacaktır.Sen bakma AB Birliğinden nemalanmak için karşınızda ceket ilikleyenlere!

ESAS TÜRKLER SİZİ GÖZLÜYOR VE AB BİRLİĞİ İÇİNDE EN GEÇ 2023 YILINA KADAR NASIL BİRBİRİNİZİ BOĞAZLAYACAĞINIZI SİNEMA GİBİ SEYRETMEK İÇİN SABIRSIZLANIYOR!

SİZ, SİZİN KENDİ PİSLİKLERİNİZLE BAŞBAŞA OLUN VE AVRUPA BİRLİĞİ ADINDAKİ EMPERYALİST caniliğinizi DE KENDİNİZE SAKLAYIN.

VE DE;

DİKKATLİ OLUN! TÜRK MİLLETİNİN KÜLTÜREL DEĞERLERİ VE HASSAS KONULARI İLE İLGİLİ FAZLA İLERİ GİTMEYİN !

FRANSAYI ÖNE SÜREREK ÖNCE ORADA DÜŞÜNCEYE VE KONUŞMAYA CEZA YASASINI GEÇİRDİNİZ ERMENİLER İÇİN.BUNU DİĞER AB FAŞİSTİ ÜLKELERİN DE TEKRARLAYACAĞINI ADIMIZ GİBİ BİLİYORUZ VE BEKLİYORUZ.....

DEDİĞİMİZ GİBİ EY FAŞİST AB ÜLKELERİ!HADDİNİZİ BİLİN ARTIK !TÜRKLERİN VE YÜCE TÜRK DEVLETİNİN ONURUYLA OYNAYACAĞINIZI SANIYORSANIZ YANILIYORSUNUZ!

YOKSA.....

ATATÜRKÜ HATIRLAYIN,KUVVA-İ MİLLİYE Yİ HATIRLAYIN

EKDİĞİNİZİ BİÇME ZAMANI YAKLAŞMAKTADIR!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

AVRUPANIN TÜRKLERE VERDİĞİ CEVAP!YALAKA VE KİŞİLİKSİZLER BUNU DAHİ ANALAYAMAZLAR.!

AVRUPA ÜLKELERİ VE AVRUPALILAR FAŞİSTİN DANİSKASIDIR!

DÜNYA TARİHİNDE GELMİŞ -GEÇMİŞ TÜM MİLLETLERE YAPILAN SOYKIRIMLARIN MUCİDİ DE,FAİLİ DE AVRUPALILARDIR

TÜRK MİLLETİNE(ULUSUNA) VE ONUN ÖZGÜRLÜĞÜNE SİSTEMATİK SALDIRI BAŞLAMIŞTIR.GEÇMİŞİ UNUTMAYINIZ VE ÇOCUKLARINIZA UNUTTURMAYINIZ!!!!

AB-AVRUPA IRKÇILIĞIN ANASIDIR..

Biz Türkler ve Doğulu diğer milletler nedense 200 yıldır Avrupa ülkelerinin ve avrupalı insanların yaptıkları ikiyüzlü ve sahte davranış ve ittifaklara bir türlü akıl erdiremez, ikiyüzlülüklerini, sahtekarlıklarını, riyakarlıklarını, Şeytani hiristiyanlık dürtüleri ve sahte gülümseme ile bize yaklaşmalarına bir türlü anlam veremez ve tuhaf karşılarız.Bu çözümsüzlüğün içinde onlarla çatışsak bile yine onların sanki hiçbirşey olmamış,hiçbir şey yapmamışlar gibi davranışlarına kanar ve tekrar olanları unutarak ilişkimizi devam ettiririz.İŞTE BİZİM BU ZAYIF TARAFIMIZI FAŞİST(BÜYÜK KISMI GİZLİ) AVRUPALI GAYET İYİ BİLMEKTEDİR.

Avrupa Birliğinin gerçek yüzüisimli yazımızda bu avrupalıların nemenem bir millet olduklarını tarihsel kökleri ile anlatmıştır.Ben burada tekrar avrupanın ürünü olan yani made in Europa etiketi tastikli Faşizm ve marksizminayrıntılarına girmeyeceğim.Yanlız Avrupa faşizminin 21 yy.daki değişik uygulama ve versiyonlarını açıklayacağım.

Avrupalı Türk,Doğu milletleri( Avrupalılar Yunanistandan öte doğudaki milletleri hiçbir zaman insan kabul etmezler.Kesin tarihi deliller binlerce örnekle doludur),Asya,İslam,Musevilik,Çin ve Hindistan ile diğer doğu inanışlarına karşı tavizsiz bir FAŞİSTLİK İÇİNDEDİR. Bunu daha önceki yüzyıllarda açıkca ifade ederken şimdilerde emperyalist zihniyeti nedeniyle gizli ve dolaylı olarak tavır ve davranışlarının içinde gizlemektedir. Onlar için Türkler dahil tüm Doğu ,gayri insani bir kültür ile sapık inançların olduğu bir yerdir.Bunun yer yer kurdukları gizli servislerine hizmet eden vakıf ve İnsani yardım kuruluşu altındaki teşkilatı ile her yıl AP ve kendi parlementolarında rapor olarak değerlendirir ve strateji belirlerler.

Avrupalı'nın 1940'lardaki vahşi Faşizminin yerini artık ekonomiye dayalı oligarşik-emperyalist faşizmi almıştır. Yani Avrupa kendi ürettiği faşizme yüzyılımızda Güya kendilerince insan hakları ve demokrasi kandırmacalı yumuşak bir ekonomik kılıfgiydirmekte ve yeryüzündeki diğer insanlara bunları yutturmaktadır.Bu arada ekonomik ve siyasi kıskacının yanısıra bir de latino-german kültürünün tüm çarpıklıklarını da modernlik adı altında dünyaya pazarlamaktadır. Faşizm ve kominizm felsefesi AVRUPALININ YANİ LATİNO-GERMAN KÜLTÜRÜNÜN BİR ÜRÜNÜ OLUP ONLARIN DIŞINDA BİR MİLLETİN UYGULAYABİLMESİ İMKANSIZDIR.Yani Faşizm Avrupalı milletlerin öz ve köklü kültürel-siyasi ve ekonomik sonuç ürünleridir.Sadece onlara mahsustur. Faşizm Almanya,Avusturya, İspanya ve İtalyada uygulanırken tamamen Latino-German ırkının üstünlüğü ve her konuda baskınlığı üzerinde uygulanmış ve diğer milletlere yaşama şansı dahi tanınmamıştır. Latino -Germanların tarihi köleleri olan Slavlar da marksizmi kominist-sosyalist sistemde uygularken aynısını yapmışlar.Kendi slav kültür hegomanyasının dışındaki hiçbir millet veya kültüre yaşama şansı tanımamışlardır. GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ HEM FAŞİZM HEM DE MARKSİZM AVRUPALININ IRKÇI-ŞOVENİST ÜRÜNÜ OLUP ONLARIN KÜLTÜRÜNÜ HAKİM KILMAYA YÖNELİKTİR..

1980 öncesini hatırlıyorum.Bulunduğumuz ortamlarda Ben Türküm veya Atatürkçüyüm,Orta Asya,Oğuz han,Mete, Şamanizm veya da Müslümanımdiyen,vatanını ve milleti ile bayrağını seven herkeseFaşist diye saldıran güya devrimci!!!!!!! olduğunu söyleyenler aklıma geliyor.Vah hem de ne vah.......Zaten yıllar sonra böyle Türk kimliğini açıklayan masum gayrisiyasi vatandaşlara ve gençlere saldıran güya!!!!!!devremci olduğunu söyleyenlerin ASLINDA HAİN GÜRCÜLERDEN(Vatanseverleri hariç),HAİN ABAZA VE ÇERKEZLERDEN (Vatanseverleri hariç), ERMENİ,RUM,SÜRYANİ ,NASTURİ VE KELDANİ(Vatanseverleri hariç) DÖNMELERİ OLDUKLARI ORTAYA ÇIKTI.Bunlar yıllarca İnsanlarımızı kandırdılar.Hatta Sol örgütler ve Tarikat cemaatleri içinde elebaşlığa kadar yükseldiler.Şimdi ise Emperyalıst oligarşinin adamı soros vakıfları ve Ermeni Taşnak komitelirinin Diaspora uzantıları Topyekün Türk milletinin bağımsızlığına karşı saldırıya geçmişlerdir.Bunun için sistem 1980 öncesinden farklı olup bazı sözde yazar ve çizerler ile medyayı servis eğitimine almışlardır.Bunlar ülkede medya kuruluşlarında insan hakları,demokrasi ve ifade özgürlüğügibi kelimelerin arkasına sığınarak Türklere ve milletimizin değerlerine saldırmakta ,hatta 1 celsede beraat ederek çalışmalarına devam etmeleri için kollanmaktadırlar.Bunlar Türk ulusunun amansız düşmanıdırlar.Ermeni ve AB gizli servislerinin ajanıdırlar. ZATEN KİM Kİ TÜRK VE KÜRTE DÜŞMANSA O ETNİK ÖZÜRLÜ BİR DÖNME-DEVŞİRME DÖLÜDÜR...................

Avrupalı post modern faşistler artık AP parlementosu,Lahey Adalet divanı ve AB Birliği içinde kravatlı ve takım elbiseli olarak dolaşmaktadırlar.Bunlar insan hakları ve demokrasi kelimelerini ağızlarından hiç düşürmemekte ve insanları, ülkeleri, devletleri,tarihleri ve hatta coğrafyaları bile yargılamaktadırlar.Bu hakkı kendilerinde görmekte ve dünyanın her yeri için ahkam keserek proje üretmektedirler.Sanki kendileri sütten çıkmış ak kaşıktırlar.Geçmişleri temiz ve suçsuz,,ataları ise meleklerdir!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

YUH ya!Bu şerefsiz Avrupanın namussuz Avrupalı faşistlerine!

Önce onlar geçmişlerini temizlesinler,

BİZ DERHAL AB İLE İLİŞKİLERİMİZİ DONDURUP HER ÜLKE İLE KARŞILIKLILIK ESASINA GÖRE ANLAŞMALAR YAPMALIYIZ.AYNI ATATÜRK DÖNEMİNDE OLDUĞU GİBİ.

Kıytırık ülkeler olan Belçika,Kıbrıs Rum kesimi,Lüksemburg ve diğerlerinin boğazını sıkarak kısas uygulamalıyız. Siyasi ve ekonomik kriterlerimiz onların Türkiyeye, PKK ve Ermeni sorununa bağlı düzenlenmelidir.İyi olana iyi,kötü olana kötü olmalıyız.

1.Dünya savasında Rus ve Fransız işgal kuvvetleri ile birlikte olarak Doğu ve Güneydoğu Anadoluda Türk,Kürt ve müslümanlara soykırım uygulayarak katliam yaptıklarını kabul ederek Türk,Kürt ve diğer müslümanlardan özür dileyerek Diasporalarından alacakları paralarla tazminat ödemelidirler.

-Katil naylon devlet Ermenistan 21.yy.ın TEK SOYKIRIM VE KATLİAMI OLAN HOCALI VE KARABAĞDA AZERİ TÜRKLERİNİ SOYKIRIM İLE KATLİAM YAPTIĞINI KABUL ETMELİ VE DEKLERASYON YAYINLAMALIDIR. Ayrıca evlerine ve arazılerine el konan bu Türklere tazminat ödemelidir.YANİ BAZI ERMENİ ŞEREFSİZLERİ TİMSAH GÖZ YAŞLARINI BIRAKMALIDIR.ELLERİMİZ DÜNYANIN NERESİNDE OLURLARSA OLSUN BU KATİLLERİN VE ONLARIN KORUYUCULARI İLE ŞAKŞAKÇILARININ YAKALARINDA OLACAKTIR.BU BÖYLE BİLİNE!

-İtalya Libya ve Mısırda yüzbinlerce insana soykırım uyguladığını ve onların uygarlık eserlerini çaldığını kabul etmeli ve bu ülkelere tazminat ödemelidir.

-Avusturya,Hitler faşistleri ile birlikte hareket ederek Romanya,Sırbistan,Bulgaristan ve Moldovada soykırımlar yaptığını ve Beserabyanın toprağını bile çalarak Avusturyaya getirdiğini kabul etmelidir.

-Danimarka,   İsveç ve Norveç ise atalarının gemilerle yaptığı Afrika ve Akdeniz sahilindeki katliam ve talanlardan dolayı dünyadan özür dilemelidirler.

-Slavların ataları olan ve Marksizmi uyguladığını söyleyen ama özünde Rus faşizmi ve şovenizmini uygulayan SSCB nin Kafkaslarda çeçen ve ahıskalılara,kırım Türklerine ve orta asyada Türkmen ve Altaylardaki şamanist Türklere yaptığı yaptığı soykırımları ve asimilasyonu kabul edip tazminat ödemeli ve dünyaya deklare etmelidir.

.......ve daha nice avrupalı pislikleri................

Önce mazini temizle ve benim karşıma gel.Bu millet hiçbir zaman seninle birlikte olmayacaktır.Sen bakma AB Birliğinden nemalanmak için karşınızda ceket ilikleyenlere!

ESAS TÜRKLER SİZİ GÖZLÜYOR VE AB BİRLİĞİ İÇİNDE EN GEÇ 2023 YILINA KADAR NASIL BİRBİRİNİZİ BOĞAZLAYACAĞINIZI SİNEMA GİBİ SEYRETMEK İÇİN SABIRSIZLANIYOR!

SİZ, SİZİN KENDİ PİSLİKLERİNİZLE BAŞBAŞA OLUN VE AVRUPA BİRLİĞİ ADINDAKİ EMPERYALİST PİSLİĞİNİZİ DE KENDİNİZE SAKLAYIN.

VE DE;

DİKKATLİ OLUN! TÜRK MİLLETİNİN KÜLTÜREL DEĞERLERİ VE HASSAS KONULARI İLE İLGİLİ FAZLA İLERİ GİTMEYİN !

FRANSAYI ÖNE SÜREREK ÖNCE ORADA DÜŞÜNCEYE VE KONUŞMAYA CEZA YASASINI GEÇİRDİNİZ ERMENİLER İÇİN.BUNU DİĞER AB FAŞİSTİ ÜLKELERİN DE TEKRARLAYACAĞINI ADIMIZ GİBİ BİLİYORUZ VE BEKLİYORUZ.....

DEDİĞİMİZ GİBİ EY FAŞİST AB ÜLKELERİ!HADDİNİZİ BİLİN ARTIK !TÜRKLERİN VE YÜCE TÜRK DEVLETİNİN ONURUYLA OYNAYACAĞINIZI SANIYORSANIZ YANILIYORSUNUZ!

YOKSA.....

ATATÜRKÜ HATIRLAYIN,KUVVA-İ MİLLİYE Yİ HATIRLAYIN

EKDİĞİNİZİ BİÇME ZAMANI YAKLAŞMAKTADIR!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

ASLİNDA AB'NİN TEMELİNİ OLUŞTURAN  SOMUT HİRİSTİYANLIK GERÇEĞİNE BİR GÖZ ATALIM;

AB ve VATİKAN HİRİSTİYANLIĞININ RESMİ PEYGAMBERİ İSANIN EL YAZMALARI

Ölüdeniz'de Yehuda çölünde 1947 yılında bir mağarada bulunan ceylan derisine yazılı İsa Peygamberin el yazmaları-Kumran el yazmaları da olarak bilinen ve aynı isimli I.Gılad tarafından yazılan kitapdan aynı şekilde tarafımdan yorumsuz olarak ve birebir aktarılmakta ve Tanrının düzenine aykırı söylencelerin bir gün mutlaka açığa çıkacağını göstermektedir.

Kitabın önsözü

Sen mesihmisin?

..Söylesem de inanmayacaksınız;

ve size sorsam da yanıt vermeyeceksiniz.

Fakat bundan sonra insanoğlu,

Tanrının kudreti senin sağında

oturmuş olacaktır.

Ve onlar dediler;

Sen Tanrının oğlusun!

Ve onlara dedim;

Tanrının oğlu olduğumu

Sadece siz bana söylediniz ben değil!

Lucas Bab xxII 67-70

Şimdi Ölüdenizde bulunan el yazmalarının Prof.A.O.Hamilton tarafından günümüz ibranicesine uyarlandıktan sonra yapılan transkripsiyonuna-çevirisine bir göz atalım;

Ben, Pantira ve Meryemin oğlu İsa ve işte sözlerim:

Ben ne Tanrının oğlu ne de peygamberim. Peşimden gelip dinimi istiyorlar oysa ben sadece et ve kandan oluşan bir kulum. Gök hakimiyeti ve krallığı arzulamıyorum, başımı Mesih yağı ie meshetmedim. Şakirtlerin, sizin çevrenizi yalanlarıyla sarmasınlar diye, büyük bir ferman alıp bildiklerimin korunması ve size şahitlik yapması için sözlerimi hattat yazıları ile yazdım.

Onlar dürüst ve iyi insanların kalesinde ikamet edip Tanrıyı sesleriyle yücelten ama kalpleri yalan dolu olan kişilerdir. Tanrının sözlerinin derinliklerine inerek onun dinini kendi elleriyle yoğururlar. Yollar gerçek değildir. Tanrı sözlerini tahrip ediyorlar. İsmini boş yere anıyorlar.

Ben Tanrı kuluyum, uzakta kalanları yaklaştırmak, Tanrının iyiliklerini ve methiyelerini ilan etmek üzere bulunuyorum. Zavallıları, hastaları ve baskı altındakileri gördüm ama yardım eli uzatıp onları kurtaracak kişi görmedim. Kalpleri acı ve baskı dolu olanlar Tanrılarına yüz çevirmediler. Ayaklarım beni bütün dünyanın bucaklarına taşıdılar ve orada yanılgıda olan çobansız sürüler gibi dağılan kişileri gördüm.

Vaftizci Yahya günahkardır. Tanrının eli peygamberlerin, yalancı ve iftiracı kişilerin üstünde miydi? Doğduğumdan beri Yahya ümidini bana bağladı ve annemi yalan yere aldattı. Davudun şehri Beytlehemden kaçma arzusu olduğundan babamın kalbi sızlamadı. Annem gözünde günah işlemedi. Utancını ve babam Pantiraya olan sevgisini ilelebet kalbinde sakladı.

Tanrı kalbini milletine karşı sertleştirdi ve onlara eziyet etmek için Roma askerlerini salıverdi. Kahinleri ona sırt çevirdiler, çünkü onun yolundan ayrıldılar... Sürülerime elimi uzattım ve beni boş çevirdiler (karşılık vermediler). Onlar peygamberlerden kehanet ve fikir beklediler...Ve Yahya bana emrediyor: Onlara peygamberlik yap. Onun ağzından çıkan söylenti tüm ülkeye baştan başa yayıldı: Tanrının oğlu doğdu!

Yahya beni Ürdün Nehrinde vaftiz etti. Ve Mesih yağını vücuduma sürdü. Ve dudaklarında dualarla halk bizi izledi. Bağrında beni büyüttü ve ben eline su döktüm. Çadırında, kendimi dine ve ilme adadım. Ağzımdaki dini açıklamalar bal kadar tatlıydı. Yüce Tanrının sözlerine susamış olan kalbimin ifadesinde Yahya bana yardımcı oldu.

Günün birinde Yahya bana dedi: İsa oğlum, Milletini kurtarmak için seçilmiş olan Tanrının oğlu sensin. Millete git ve onlara seslen, Sion Tepesinden gelecek olan Selamet günü yaklaşmıştır ve buna göre kendilerini hazırlasınlar.

Celile dağlarından Ürdün Nehrine, Kudüsten Yehuda Çölüne her yeri, Ham ve Tekua arasında dolaştım. Halk çobanların arkasını izleyen sürüler gibi beni izlediler ve susamışçasına beni dinlediler. Kurtulmak için Tanrının sözlerine büyük arzu duyuyoruz.

Ve Vaftizci Yahya bunun iyi olduğunu gördü. Büyük bir halkın gözünde ulu bir kişi olarak gözüktüm ve benim sözlerime ümit bağladılar. Benim peşimi izleyen halk çoğaldı ve çok güçlendi. Ve Yahya bana söyledi: Git arınmış sudan onlara serp, onlara yeni bir ruh ver, Ürdün Nehrine yolla, günahlarından arınmak için onları suya daldır.

Tanrı ile anlaşmayı yeniledim, suyla onları arındırmadım. Çadırlarından geçtim, kalabalıktılar, ve Tanrılarını bilmiyorlardı. Onlara başka ilahlara tapmamalarını emrettim ve Tanrımızın dinini yaklaştırdım.

Tsadoh oğulları Kahinler yolumun üstünde durdular. Farisiler beni uyardılar. Bütün İsrailoğulları kabilelerini topladım ve onlara seslendim: Tanrınıza bütün kalbinizle ibadet edin, Tanrının şeriatını izleyin ve o zaman göklerin ve toprağın yaratıcısı olan Tanrının oğulları olacaksınız. Ve bütün günahlarınız kar gibi beyazlaşacak.

Kahinler, kutsal görevle ilgili kişiler gücümü gördüler benim. Baş kahin(Harun Ha- Kohenin) soyundan olmadığımdan, milletin değişik düşünceleri olan kitleye nefretle baktıklarından bana karşı cephe aldılar.

Tanrıyı arayanlar, denizdeki kum tanecikleri kadar çoğaldılar ve gözlerini bana yönelttiler. Ülkenin uçlarından fakirlerin ve baskı altında olanların sesleri kulaklarıma ulaştı. Fırsatçılar başkalarının vücutlarına, kanlarına ve mallarına el attılar. Sodom ve Gomore halkı gibi kötü yollara saptılar.

Yahya beni çöldeki mağaraya aldı. Kalbime hitap etti, halkımı vaftiz etmem için bana telkinlerde bulundu. Ben ona şöyle dedim: Sayın Hocam, Vaftiz günahları arındırmaz ancak kalbiyle Tanrıyı arzulayan ve onun dinini takip eden arınabilir. Ve halkımı vaftiz etmeyi reddettim. Ve Yahyanın vaftiz etmediğini, İsiiler vaftiz etti.

Eseniler arasına yerleştim. Kendilerini aydınlığın, ışığın oğulları, avuçları temiz olanlar diye adlandırdılar. Onlar yıldızlara bakarak sırları okurlar. Onların kehanetleri boş ve içleri günah doludur. Ellerini yazılara uzatırlar. Fermanlar yazarlar, Mukaddes yazıları kendi ruhlarına göre düzeltirler. Mesaj haberleri yazarlar ve benim kanım kaynıyor.

Mukaddes dinimizin kanunlarından saparlar, ekmeğe, şaraba öncelik tanırlar, duadan duaya yer değiştirirler. Peygamberlerin sözlerini farklı yorumlarla sunarlar. Geçmişi geleceğe, geleceği geçmişe çevirirler, ağızları yalan doludurlar.

Mesih Harun soyundandır. Trampetlerin sesleri Yahyanın hiddetini artırır çünkü o evi yıkmaktan korkuyordu... Gözleri tövbe edenlere ümitle bakar ve elleri kardeşlerin kanıyla yoğrulmuştur ve o çöl insanlarına vaaz verir. Yahyadan korkarlardı çünkü gözlerinde o, kurtarıcı habercisi idi. Bana karşı korkuları Yahya korkusuydu.

Tsadoh oğulları kahinleri beni görmeyi arzu ederlerdi ve kalbim heyecanlanırdı. Ve Yahya dedi: Korkma, kalbin incinmesin, böyle bir zamanda sana hizmet etmek için yaklaşacaklar ve ağzından çıkan sözlerine kıymet verecekler... Yahya beni cesaretlendirdi. Büyük Kohenlerin mirası olan Tanrının rumuzları ile bana yol gösterici oldu. Bütün bunları halka açıklamamı yasakladı. Pesah (Fısıh) bayramında Kudüse hacca çıkmamı bana emretti. Ve bana bu sözleri söyledi: Git Kohenlere ve milletin bilgelerine vaaz verir; çünkü kötü yollara yöneldiler ve o gün bilgeler ortadan kaybolacak ve halkın bilinci olmayacak.

Ve geldim Tanrının evine ve huzurunda eğildim ve Kohenlerle konuştum. Kohenler olması gerektiği gibi arınmış değillerdi... Ve sözleri riyakarlıkla dolu idi. Tatlı sözlerle insanları ihmal ettiler ve ben de onlara bir tek istediğimi bildirdim. Saf insanları Tanrıya yaklaştırmak ve hatalıları gerçek kaynağa döndürmekti. Bu sözlerim gözlerinde alayla karşılandı ve bana söylediler: Bizden uzaklaş. Bilgiden yoksun bir Celilelisin sen. Tanrının sözlerini bütün toprağa yaymaya; Tanrının adaletini ve yanlış yola sapmışları Tanrının huzuruna getirmek için seni kim görevlendirdi? Ve benim manevi gücümden bütün halk etkilendi. Ve kahinlere söyledim: Şimdi anladım ki Tanrı Mesihini kurtaracak, Kutsal göklerinden kuvvetle onu cevaplandıracak. İsiilerin elçisi ve onların sözcüsü olduğunu sanan Kohenler'in kalpleri korku dolu. Ve halkın hiddeti Kohenleri yıkacak kadar kabardı.

Tutucu dindarlar Mesih hakkında kutsal yazılarda rumuz arıyorlar. Fakat onlar ışığın çocukları değiller ve bütün olanlar ve olacakları keşfedemiyorlardı. Ve olmadan önce düşüncelerini hazırladılar.

Onlar isyankar çocuklardır. Kayaların içlerinde kendilerini günahlarından arındırmak isterler ve yalnız, tecrit olmuş şekilde yaşamlarını sürdürmek isterler. Yazıları gerçekleri yansıtmaz ve ağızlarında Tanrının sözleri onları günahlarından temizlemez. Gizlilikle yazarlar ve Tanrıyı yüceltirler. Uğraşları kutsal şeylerdir fakat gözleri kardeşlerin çektiği azabı görmez. Tanrının evi ne kayalıkların arasında, ne susuz çölde ne de dağların zirvelerinde bulunur. Çölde kaybolanlar Tanrıya gelişmemiş toplum ve topraklarda ibadet edemezler. Ve kurbanlarını Tanrı arzu etmez. Bir gün gelecek ki Tanrının tapınağı deniz aşırı bütün topraklarda bilinecek, yayılacak.

Tapınakları uzaklaştıkça Tanrının sözleri de kalplerinden uzaklaşacak. Tanrının yeni bir anlaşma yaptığı sözleriyle yanılıyor ve herkesi yanıltıyorlar. Yermeya Peygamberin sözlerinde Tanrı der ki : İşte gün gelecek İsrail ve Yehuda ile yeni bir anlaşma yapacağım...

Milletimin haykırışları bana yükseldi ve Kahinlerin günahlarını gördüm. Yeni yasalar ve fermanlar dolduruyorlar ve içimin derinliğinde fırtınalar kopuyor.

İleri görüşümle imanım kayboldu. Toprak, günahıyla yok oldu.

Ve Yahya benim kulaklarımla kehanette bulunuyor. O da mı ileriyi gören Peygamberlerden veya kahinlerden? Yahya bana söyledi: Şeriat topraktan geçti gitti. Kanunları batıl oldu. Oğulları anlaşmayı bozdular. Tanrı ile yeni anlaşma yaptılar ve toprak bunlardan doldu. Gururumun yok olması ve beni günahtan arındırmak için bana dedi: Git bu kuvvetinle halkını (sürülerini) kurtar, çünkü Mesihsin. Ve Tanrının sözleri senin ağzındadır. Kudüste oturan kahinlere gittim ve onlar bana çölden gelenler dışardan onları yok etmeye gelen halktan korkuyorlar dediler. Onlara söyledim: Sizi kurtarmaktan acizim ve Kohenler bana söylediler: Hayır sen Mesihsin Tanrının sözleri senin ağzındadır.

Kanlarında kurtuluş dolu halka gittim söylediler bana: Sen bizim adalet dağıtan Mesihimizsin. Git ve bizi sonsuza dek kurtar.

Hatalı olan Farisilere söyledim: İşte gün gelecek ki Tanrı adına geleceğim ve size konuşacağım: Ve kurtarışımı sünnetsizlerden, ve öteki milletlerden methiye görmeyeceğim. İsmimden dolayı hiddetlenmeyeceğim, onlara zararım dokunmayacak: Ve Farisiler bana söylediler: Sen Mesihsin Tanrının ruhu senin üstündedir.

Gözlerimi göklere yönelterek bana işaret vermesi için Tanrıma; İbrahim, İtahah ve Yakubun Tanrısına haykırdım. Şakirtlerim Yahya ve Yakub sözlerimi yazıyorlardı. Kalpten sevdiğim Yahya kehanetiyle dağlardaki kartallar gibi uçuyordu. Onun gözünde Tanrının oğluyum ben. Ve onun işaretleri de çoktur. Peygamberler ve Mesihlerin işaretleri vardır. O benim elimden tutuyor ve kelimeleri beni sahte Mesihlerden koruyor. Yakub, Yahya, Şimon ve Yehuda sabah akşam beni etkilemek için konuşuyorlardı. İnsanoğluna gökteki krallığı iletmek için Tanrı seni seçti. Git bu kuvvetinle İsraili kurtar.

Yazılarda kurtuluşun işaretini, alametini aradık ve bulamadık. Çünkü Tanrı ne peygamberi ne ileriyi gören kahini, fırtına ile göklere çıkartıp tekrar toprağa getirir. Bana Moşe Eliyahu ve Hanohu gösterdiler ve onlara ispat ettim. Benim mahiyetimdeki Romalı Yusuf bana geldi ve söyledi: Kohenlerin, Farisilerin, asilerin günahları kan gibi kırmızı. Halk kurtuluşa susamış. İsa dinle seslerini, aç gözlerini ve bak ki senin Tanrının seni milletini kurtarmak için Mesih yaptı...

Kalbim kurtuluş için büyük arzu duyuyordu ve kelimeler kamçı gibi eziyet ediyordu. Çölde üç gün üç gece yürüdüm. Ağzıma ekmek ve su koymadım. Bana yol göstermesi için Tanrıya dua ettim, haykırdım içimi döktüm.

Şakirtlerime fikir danışmak için döndüm.Romalı söyledi: Kohenlere git ve onlara hiddetini dök ve kalbin yumuşamasın. Bana güven, çünkü etin Golgota Vadisinde kargalara yem olmayacak. Yemin ediyorum Mesih seni gün batmadan çarmıhtan indireceğim.

Onların beni ikna etmesi kolaydır. Tanrıdan korkan bir kişinin, avuçları temizdir ve derin bir din inancıyla doludur, kahinlerin kötülüklerine ağlar, Romalıların ağır yükünü hisseder.

Onlar bana öldükten sonra yeniden dirilmemi söylediler. Yunus Peygamber de büyük balığın karnından çıkarak Ninve şehrine döndü. Ninve şehir halkı, Tanrıya iman edip oruç tuttu, küçüğünden büyüğüne çuha giydi. Fakat Yunusa sen Mesihsin demediler. Büyük Kohen Kiyfadan korkuyor. Kiyfa hakikati biliyor. Eğer bana Mesih olup olmadığımı sorarsa, ben cevap vermeyecek miyim? O devrin Roma temsilcisi, meşhur gaddar Romalı Pontius Pilatusa Kiyfanın kendisinin Yahudilerin Kralı olduğunu söylemesi kafi idi, anında Krallığa isyan edenler gibi çarmıha gerileceği korkusundaydı. Eğer ona sorarsa Sen söyledin! yanıtını vermeyi düşünüyordu.Ve Baba Pantirayı aradım ve onu buldum,önünde eğilerek söyledim. Ve o dedi; Sevdiğim tek oğlum neden beni terkettin?

Toprakta dolaşan ve imandan yoksun ve günahlarla yaşayan on binlerce kişiyi gören Tanrı, imanına geriye dönmek isteyenlere mani olur. Cehennem ateşinden korkan kıskançlar grubu kendilerine eziyet ediyorlar. Dünyalarında yerlerini bulanlar, kurtarışı arayanlar, Tanrının sözlerine el uzatırlar. Kendi buyruklarına göre tercüme ve yorum yapanlar, doğru yoldan ayrılanlardır.

Dünya acısından kurtulmayacak. Kötülük evrenden kaybolmayacak. Yalnız imanı tatbik etmeyenler günahtan kurtulmazlar, hakikatlerini bilmeyenler günahlarının ağırlığını çekecekler. Ne Peygamber ve Tanrı adamı ne ileriyi gören Mesih onları affedecekler... Sizleri ikaz ediyorum, kanunları şeriatlarımı ve sizlere takip edeceğiniz yolu ve yapacağınız hareketleri bildiriyorum. Tanrı sesini dinleyin, emirlerine uyun ve yasaları koruyun.

YENİ BİR KİTAPTAN AKTARIM:Kitabın adı The Jesus Papers-İsanın mektupları ve yazarı ise ünlü Da Vinci Şifresikitabının yazarı Michael Baigent'dir. Bu kitapda Baigent iki rulo şeklindeki mektupların 1960 yılında kudüste bir evin altında bulunduğunu ve bugün Vatikanın elinde olduğunu ve bu mektuplarda BEN TANRININ OĞLU DEĞİLİM dediğini iddia etmektedir.

Sonuçta 2007 yılında kudüste yapılan kazılarda ortaya çıkan lahitleri okuyan tarihçiler marangoz Yusuf ve karısı isa ile çeşi ve çocuklarıının lahitleri olduğuna karar vermişler ünlü yönetmen James Cameron da bunu belgesel haline getirmiş ve İsanın Tanrı olmadığını ispatlamaya çalışmıştır.Ayrıca İtalyan asıllı Kardinalin Hiristiyanlığın uydurma bir din olduğu ve İsanın katoliklerin anlattıkları gibi Tanrı veya Tanrının oğlu olmadığına ilişkin davası halen sürmektedir.YANİ HİRİSTİYANLIK DÜNYASI ARTIK KENDİ İÇİNDE BULANIK VE BİRBİRLERİYLE ÇATIŞMA İÇİNDEDİR.

UMAY ANA İLE OGHUZ HANIN TORUNU OLARAK YARADIŞ VE VAROLUŞ HAKKINDA BENİM GÖRÜŞÜM

-YARADAN TEK GÖKTANRININ IŞIĞINI TAKİP EDİN VE ONUN YARATTIKLARINI, YERYÜZÜNÜ, DAĞI, TAŞI, SUYU,AĞACI ,UÇAN VE YÜRÜYEN HAYVANLARINI VE TÜM CANLILARINI ONDAN ÖTÜRÜ SEVİP KUTSAL BELLEYİN VE KORUYUN.

-Türk mitolojisinden bir Ataöğütü-

BİZ DE TÜRK ATALARIMIZIN İZİNDEYİZ.ŞİMDİ AB BİRLİĞİ DÜŞÜNCESİNİN GEÇMİŞİNE BİR BAKALIM;

AB VE TÜRKİYE AB FİKRİNİN DOĞUŞU:

ABnin doğuşunda iki fikir etkili olmuştur.

GÜÇLÜ ROMA İMPARATORLUĞUNUN YIKILIŞI:

Romanın yıkılması ile Avrupa yıllarca süren kaos yaşadı. Dağınık ve parçalanmış Avrupada yüzlerce küçük devletler kuruldu. Bunlar devamlı bir birleriyle savaştılar. Bu ortamda Avrupanın en büyük devleti Almanyada, alman milleti etrafında kuruldu. Devletin kralı Şarlman Orta Avrupanın tamamını aldı. Bu hakimiyet ile yetinmedi. Bütün Avrupayı ele geçirme planları yaptı. Bu planları gerçekleştirmek için papanın desteğini aldı. Papa da Hıristiyanlığın hakimiyeti için kilise ve siyasetin birlik olması gerektiğine inandığı için Kralı destekledi. Siyaset ve dini Şarlamana Roma imparatorluğunun tacını giydirerek birleştirdi. Böylece Birleşik Avrupanın temeli atıldı .

TÜRKLERİN ANADOLUYU FETHİ VE ÖZELLİKLE İSTANBULUN ALNIMASI:

Türklerin Balkanlar geçmesini müteakip Avrupa ülkeleri kilisenin öncülüğünde Haçlı orduları adı altında bir araya geldiler. Haçlı orduları Türkler karşısında yenilgiye uğrayınca Avrupalı düşünürler Avrupa idarecilerinin siyaseten bir araya gelmelerinin şart olduğunu belirttiler.

Bundan sonra Avrupa tekrar güçlenip, kendi içindeki çatışmaları sona erdirip topraklarını genişletip, Romayı yeniden canlandırıp Kıtada Tek Yönetimin kurulmasını savunmuştur. Bu konunun ilk fikir adamı da Dante'dir. Bu sebeple 1310 yılında İtalyaya gelen VII. Henryyi Evrensel Hıristiyanlık Krallığının başı olarak ilan edilmiştir.

Bu birlik fikri hiç kaybolmamış, zaman zaman hafife alınmış, zaman zaman da hızlı olarak hayata geçirilmiştir.

Yüzyıl sonralarında ise Emeri Cruce Avrupa'daki Devletlerin Belli İdealler Uğrunda Bir Araya Gelmeleri Gerektiği, Karşı Gelenlere Askeri Güç Kullanılmasını, Devletler Arası Serbest Ticaretin Kurulmasını ortaya atmıştır.

Böylece ABnin kuruluşunda temel esas olan Ekonomik Çıkar ilkesinin temeli atılmıştır.

Aynı yy. da Fransa düşünürlerinden DE SULLY; Hıristiyan Devlet Adamlarının Türkler Karşısında Bir Araya Gelmeleri Gerektiğini savunmuştur. Bu fikri kral 14. Lui tarafından destek görmüştür.

Yüzyıla gelindiğinde J. J. ROUSSE; Avrupada Savaşların Sona Ermesi Barışın Sürekli Tesisi İçin Federal Yapıya Sahip, Birleşik Avrupanın Kurulması Gerektiğini ortaya atmıştır. Bu federasyonun uluslar üstü bir yapıya kavuşmasını, ortaya çıkan her tür anlaşmazlıkta üye ülkelerin birbirini maddi manevi desteklenmesini, federasyon başkanlığını her üye ülkeler sırasıyla yürüteceğini kabul ettirdi. Bunu VİCTOR HUGO da destekledi.
Yüzyıllda da Fransız Saint Simon ; Avrupa Tek Parlamento Ve Tek Kralın Yönetiminde Ortak Dış Politika İle Ekonomik Ve Kültürel Politikanın Uygulandığı Federal Bir Yapı Kazanmalıdır. Teklifini getirmiştir.
Yüzyılda ise ünlü düşünür KANT ; Milli Orduların Dağıtıldığı, Üye Ülkelerin Cumhuriyetçi Yapı İle Birlikte Hareket Eden Federasyona Kavuşturulmasını ortaya atmıştır.

Bütün kısaca değindiğimiz bu hususlar bize Avrupada birlik sağlanması konusunun yüz yıllar öncesine dayanmaktadır .

Ancak bu ideali hayata geçirmeleri gecikmeli olmuştur.

dünya savaşından sonra Avrupa ülkeleri kendi aralarında güç birliğini yapmak zorunda olduklarını anladılar. 1951 yılında Avrupa Kömür Ve Çelik Topluluğu adı ile Fransa, Almanya, Belçika,İtalya, Lüksembourg, Hollanda arasında antlaşma Pariste imzalandı. Böylece bu ülkeler;

1- A.B.D. ve Rusya gibi iki blok arasında güç birliği yapmış olacaklar.

2- Savaş sanayilerini birbirlerine karşı kullanmayacaklardı.

Ancak Avrupa ülkelerine bu birliktelik yetmedi. Ekonomik bütünleşme çalışmaları yaptılar

957 yılında Romada Avrupa Ekonomik Topluluğunu AET yi ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğunu EURATOM kurdular.1969 da ise her üç kurum birleştirilerek AT ayni Avrupa Topluluğu meydana gelmiştir. 1992 de ise Mastriç antlaşmasıyla AVRUPA BİRLİĞİ AB olmuştur.

 

TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ:

İlk başvuru 1959 da olmuştur

1964 den günümüze kadar süren AB macerası üç bölümde gelişmiştir.

1- HAZIRLIK DÖNEMİ: 1 Aralık 1964 de başlamış beş yıllık süre tanınmıştır.

2- GEÇİŞ DÖNEMİ: 23 Kasım 1970 de başlamış 22 yıllık bir süre tanınmıştır.

AB'nin KURUMSAL YAPISI:

25 bin kişiden fazla çalışanı olan birliğin temel organları ve yardımcı organları vardır.

TEMEL ORGANLAR:

1- Avrupa Konseyi: üye ülkelerin dış işleri bakanlarından meydana gelir. Yasama ve karar organıdır. Tüm yetkiler bu organda toplanmıştır. En az yılda 2 kez toplanır. Konsey başkanlığını üye ülkeler dönüşümlü olarak 6 aylık dönemler şeklinde yürütürler. Konseyin değişik konularda 20 alt komisyonu bulunmakta, bu komisyonlarda 350 ile 600 arasında uzman çalışmaktadır. Konsey personeli 5000 kadardır. Bu konsey topluluğa yön veren, politikalarını belirleyen yöneten en üst organdır. Kararlar oylama ile belirlenir. Her üyenin nüfus ağırlığına göre oy oranı vardır.

2- Avrupa Komisyonu: teknik düzeyde yürütme organıdır. Komiser olarak adlandıran kişilerden oluşur. Üye ülkeler nüfus gücüne göre üye gönderirler. Komisyon üyeleri arasında konsey tarafından atanan bir kişi iki yıllık başkanlığı yürütür. Görevleri ise üye ülkelerin ve ya üye olacakların organlarca alınan kararların AB kriterlerine uyup uymadığını, tarafların yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini izlemek, fonların idaresi ile ortak politikaları belirlemek ve yürütmek yetkisini kullanmak.

3- Avrupa Parlamentosu: Yasama yetkisi yoktur. Danışma ve demokratik denetim organıdır. Üye ülkeler kendi parlamentolarından seçtikleri millet vekillerinden oluşur. Yine ülkelerin nüfus organına göre sayı belirlenir. 26 alt komisyonu vardır. Yasamaya görüş bildirirler. Bütçe yapımında görüş bildirir.

4- Adalet Divanı: Roma antlaşmasının hükümlerinin uygulanması ve yorumlanmasını sağlayan yargı organıdır. ABnin en üst hukuki organıdır. 13 yargıç vardır. Üye ülkelerden bağımsız ve başarılı, güvenli hukukçulardan seçilir. 6 yıl görev yaparlar. Topluluk kuruluşlarına yapılan hizmetlerin hukuki geçerliliği ve yorumunu yapar, görüş bildirir. Kararları temyiz edilmez. Üye devletlerin birbiri ile komisyonun üye devletler aleyhine açılan davaları sonuçlandırır.

TÜRKİYE VE GÜMRÜK BİRLİĞİ

GB: iki veya daha fazla ülkenin kendi aralarında yapacakları mal ithalatında her türlü dış ticaret kısıtlamalarını kaldırmak, 3 ülkelerden yapılacak ithalatlarda ise Ortak Gümrük Tarifesi (OGT) uygulanmasıdır.

Türkiye tam üye olmadan 1995 de Gümrük Birliğine girmiştir. Diğer ülkeler üye olmadan girememiştir.

AB YE GİRMEK Mİ ÖNEMLİ

TÜRKİYENİN BEKASI VE BİRLİĞİ Mİ

ÖNEMLİ

AB birliğinin temel felsefesini kısaca özetledik. Türkiye açısından önemi nedir analiz etmemiz gerekir.

1- AB; sosyal, ekonomik, askeri, politik alanlarda birleşme hareketidir. Oraya üye olan ülke birlik dağılmadıkça ebedi bir bağımlılığa girecektir. Türkiye Cumhuriyetinin tarihi ve coğrafi stratejik hassasiyetleri vardır. Hiçbir AB ülkesinde bu yoktur. Üye olduğumuz zaman Devletimizin menfaatine uygun dış politikayı takip edemeyeceğiz. ABnin dış politikasına uyacağız.

2- AB üyesi olduğumuzda bağımsızlık ve egemenliğimizi Avrupa ile paylaşmak zorunda kalacağız.

3- AB de ortak değer Hıristiyanlıktır. AB Anayasasında birliğin Hıristiyan kültür değerlerine dayalı olduğu açık açık yer almıştır. AB bayrağında ve paralar üzerinde Hıristiyan sembolleri vardır. Üye ülke sayıları artmasına rağmen AB bayrağındaki yıldız sayıları 12 de kalmıştır. Bugün üye sayısı 25 olmasına rağmen yıldız sayısı değişmemiştir.

Çünkü:

Hıristiyanlıkta 12 rakamlı mükemmellik ve sonsuzluk sembolüdür. Eski ahitte 12 patriği yeni ahitte Hz.nın 12 havarisini temsil etmesidir.

Roma kilisesi Meryem'i şöyle tasvir eder: güneş giyinmiş, ayaklarının altında ay olan başının üzerinde 12 yıldızla taçlanmış kadın. AB bayrağı Roma kilisesini esas aldığı için Meryem imajını temsil etmektedir. Bakire Meryemde sonsuzluk ve mükemmellik temsil etmektedir. Bakire Meryemin 12 yıldızlı tacı ve mavi örtüsü bayrağı yapan Strasburglu sanatçı Arsene Heitze ilham vermiş onun tasarıları arasında seçilmiştir. Adı geçen sanatçı Bakire Meryem ekolüne bağlıdır. Bu bayrak ilk defa 1995 de yapılmıştır. Kabul eden ise Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Leon Marchalda Bakire Meryem felsefesini benimsemiştir. Bu ekol Roma kilisesinin temel felsefesidir. Protestanlar bu ekolü benimsemezler. AB bayrağı bir Hıristiyan birliği sembolüdür.

Hıristiyan birliği olduğunu birçok yetkili ağızdan da ifadesi yapılmıştır.

Werheugen: Türkiyenin AB üyesi olabilmesi için Papanın onayının alınması gerekir diye konuşmuştur.

Avrupa komisyonu gündeminde ise İstanbul işgal altında ki bir Hıristiyan kentidir. Bizanstaki gibi Constantinapol adıyla anılmalıdır. Ayasofya asıl sahiplerine verilmelidir. Denildi.

AB parlamento üyesi A.M. DOSTLANDER Türkiye hakkındaki raporda ABnin siyasi değerleri Avrupanın Hıristiyan-Musevi hümanist kültürü üzerine inşa edilmiştir.

4- Bütün sömürgelerini kaybeden AB üyelerinin ham madde ve ucuz iş gücüne ihtiyaçları vardır.

5- Sanayi malları için Pazar ihtiyacı vardır.

6- NATO dışında askeri gücü yoktur.

7- ABnin nüfusu giderek yaşlanmaktadır. Önümüzdeki 25-50 yıllık süreçte AB nüfusu azalacaktır.

8- Dünyanın ticaret kapasitesinin %40ını tek başına kullanmaktadır.

9- Üye olan hiçbir ülkeye uygulamadıkları kısıtlamaları mali yardım, Kıbrıs, Gümrük birliği konusunda eşit davranmamakta sadece hasım görmektedirler.

10- Gümrük birliği antlaşması ile vermeyi kabul ettikleri yardımı Yunanistan vetosuna sığınarak vermediler. Tam üye olunmadan imzalanan Gümrük birliği Türk sanayini sekteye uğrattı. Gümrük Birliği üyesi olmayan ülkelerde Pazar bulma imkanımız olmadığından dış ticaret sekteye uğradı.

Tam üyelik gerçekleşmediğinden birlik yardımlarından faydalanma imkanımız olmadı iç ticaret mevcut yasalar kaldırıldığı için duraklama gösterdi. Küçük ve orta boy işletmeler haksız rekabetle karşılaştığı için bu işletmeler bir bir kapandı. Dünya standartlarında üretim yapabilmemiz için yeni ve yüksek teknolojilerden istediğimiz gibi yararlanılmadığı için üretim alanlarında risk oluştu. Yani AB dışında büyük ülkelerde ticaret ve antlaşma yapılmadı. AB üyesi olan bütün devletler Türkiyeye hiçbir gümrük ödemeden her tür malı satma avantajı kazandılar. Yerli üretim yerini AB ürünlerine bıraktı.

11- Başka üye adayı ülkelere azınlık konusunda hiçbir işlem yapılmazken Türkiyedeki azınlıkların hamisi oldular. Adeta Lozanda olmayan birçok azınlıklar icat ettiler. Avrupa vakıfları aracılığı ile bütün bölücü, yıkıcı dernek ve kurumlara maddi destek sağlamaktadırlar.

12- Serbest dolaşım hakkını Türkiyeye kullandırmaktan kaçınmalıdır.

13- Kendi ülkelerinde teröre karşı en katı tedbirleri alırken bizde insan hakları, demokrasi özgürlük gibi kavramları kullanarak her tür terörü desteklediler.

Mesela;

İNGİLTEREDE ;

PKK Kürt dernekleri federasyonu altında 9 dernek 3 birlik 1 komite, 2 büro ile faaliyetini sürdürmektedir. Bu örgüt içinde 50 terörist 5 bin Kürt sempatizanı yer alıyor.

Bütün örgütlere maddi yardım yapmaktadır.

Kürdistan İşçi Derneği Merkezinde gençlere eğitim veriliyor, eğitimi bitenler Kuzey Irak kamplarına gönderiliyor, kadınlara Londra halk evinde ideolojik eğitim veriliyor. PKKyı terör örgütü Listesine almasına rağmen PKKnın eylemlerine destek olmaktadırlar.

İSVİÇRE;

Bu ülkelerde PKK Kürt dernekleri federasyonu adı altında 20 dernek, 5 birlik ve Lozan Kürt Enstitüsü ile faaliyetlerini yürütüyor. Kültürel etkinlik adı altında ideolojik eğitim verilmektedir. Ayrıca PKK uzantısı dernekler üye sayılarını arttırarak İsviçre hükümetinden yardım almaktadırlar.

YUNANİSTAN;

PKK Merkezi Atinadadır. Balkanlar ve Yunanistan temsilciliğine bağlı büroları, dayanışma komiteleri ve kültür merkezleri adı altında 10 kuruluş faaliyet göstermektedir. Ayrıca yayın organları ile desteklemektedir. Yunanistanda patlayıcı madde ve orman yangınları konusunda eğitim gördükten sonra Türkiyeye gönderiliyor. Mülteciler, Militanlar Lavrion kampında barındırılıyor ve ideolojik eğitim veriliyor.

Örgüte lojistik destek ve propaganda kolaylıkları vermektedirler.

Lavrion kampında eğitilen militanlar Avrupanın çeşitli ülkelerinde rahatça gezerek PKK yandaşları ile işbirliği yapmaktadırlar.

ROMANYA;

Bu ülkede de PKK militanları Kürt Kültür Derneği adı altında Bükreş Kürt Evi, Kürdistan Komitesi Kültür Merkezi, Enformasyon Bürosu Doğulu İş Adamları Vakfı gibi isimler altında hükümetten destek görerek faaliyet göstermektedirler.

Kürt Kültür Derneği Romen makamlarınca destek görmekte, tanınmaktadır. PKK silah ve patlayıcıları bu ülke üzerinden taşımaktadır. Tır şoförlerinden haraç almaktadırlar.

PKK merkez okulunu yeniden açma faaliyetleri yürütülmektedir.

BULGARİSTAN;

Atinadaki Balkanlar temsilciliğine bağlı olarak 3 dernek, 1 kültür evi, 1 komite, 1 merkez ile örgüt evleri ve çeşitli ticari işletmelerle faaliyet göstermektedirler. Avrupaya militan geçişlerini sağlamaktadırlar.

Yurt Sever Kürt Öğrencileri Birliği ile Kürt Hemşeri Derneği gibi legal oluşumlar PKK yan kuruluşu olarak faaliyet göstermektedirler. Bulgaristandaki Türk İş Adamlarından ve tırlar dan haraç alınmaktadır.

İTALYA;

Kürt Demokratik Halk Birliği bürosu vasıtasıyla faaliyetlerini yürütüyor. 3 dernek, 2 büro, 1 komite vardır. Bu faaliyetleri çeşitli sol örgütlerde desteklemektedirler.

14- AB Türkiyeyi almak istemiyor. Ama alacakmış gibi oyalıyor. Bu arada devamlı Türkiye Cumhuriyeti Devletinden tavizler verilmesi istenmektedir.

ABnin Kurucuları ve asli unsur devletleri kimler;

İngiltere - Almanya – Fransa – Yunanistan – İtalya - Belçika Hollanda v.s.

Bunları biz daha önceden tanıyoruz. Sevri dayatanlar değil mi ? Milli mücadele ile Sevri parçalayıp atmadık mı?

Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri ve devletin temelini teşkil eden anayasa maddelerinin değiştirilmesi istenmektedir. Anayasa (madde 3-6-7-8-9) değişiklikleri Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığını tehlikeye düşürecektir.

15- AB Türkiyeye tam üye olması için şu dayatmaları yapmaktadır.

a- Kemalizm felsefesi Türkiyenin ABye girmesini engellemektedir.

b- Her raporda Kıbrıs-Ege ve Ermeni meselesini çözün.

c- Kürt ve PKK örgütlerine şiddete dayanmayan ve siyasi çözüm bulunsun.

d- Aponun idamı yapılmasın, af edilsin.

e- Hapisteki PKKlar af edilsin.

f- Türk Silahlı Kuvvetleri Güney Doğuda Kürtlere karşı sürdürdüğü operasyonu durdursun.

g- Dini azılıklara hak verilsin.

h- Pontus soy kırımı tanınsın.

NE YAPMALIYIZ ?

Atatürkün direktiflerini inceleyip anlamaya çalışmalıyız. Atatürk dış politikada özellikle Batılı ülkelerle yapılacak anlaşmalarda karşılıklı menfaat hesapları yapmıştır. Atatürkün muasır devletler seviyesine çıkmalıyız sözü hiçbir zaman Avrupaya koloni olma anlamında değildir.

AB üye devletleri içinde azınlıklar asimile olurken, bizdeki mülteciler, teröristler bile azınlık sayılmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Olarak;

Hiçbir kültürel, sosyal benzerliğimiz ve birlikteliğimiz olmadığı halde, hiçbir siyasi ve sosyal menfaatimiz olmadığı halde onların kapılarında ezilip bükülmek onurumuzu kırmaktadır.

Bu kadar taviz niçin verildi diye sorarak Atatürkün Gençliğe Hitabesini hatırlamamız gerekmektedir. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri işgal edilmiş olabilir.

1918lerde işgalcilerle birlikte olan yerli hainler nasıl ülkeyi sattılarsa bugünde onların torunları yönetimlere hakimdir. Yerli işbirlikçiler Türkiyede medyayı ve kamuyu işgal etmiş durumda. Bu tek taraflı fedakarlığa benzer.

Derhal AB ile ilişkiler dondurulmalı ve karşılıklı menfaat ilkesi getirilmeli.

Diğer üyelere ve adaylara uygulanmayan istekler yerine getirilmemeli.

Bölücülerin talep ettikleri birçok hukuki ve sosyal kuralda taviz verilmemeli.

Gümrük birliği iptal edilmelidir.

AB için çıkan egemenliğimizi ve cumhuriyetimizi tehlikeye düşüren taviz yasaları derhal değiştirilmelidir.

AB komiserlerinin, misyonerlerin istediği gibi ülkemizde dolaşmaları engellenmelidir.

ABnin dayatmalarına hep evet diyen milletin karşısında başka, Brükselde başka konuşan, kelime oyunları aldatmacası ile hiçbir şey kazanmadan veren zihniyetten kurtulmak gerekir.

KÖKTÜRKLER AKADEMİSİ